Afedersiniz efendim ama dilek sahibi insanlar Tsuta-no-yu'ya bir tanrının siluetine dua ederek bedenlerini ve ruhlarını arındırmak için gelirler. | Pardon me, sir, but people who want to make wishes come here to Tsuta-no-yu to purify their body and soul and pray to the image of a god. |
Amaçları İslam'ı şiddetten arındırmak. | Their aim is to purify Islam through violence. |
Bedenimi arındırmak ve ruhumu kutsamak için irademi sağlamlaştırman için sana yalvarıyorum. | I beg thee to inflate my will... to purify my body and sanctify my soul. |
Beni günahlarımdan arındırmak istiyor. | He wants to purify me of my sins. |
Bilirsin, eski bir inanca göre kanı arındırmak için tamamen yok etmek gerekir. | You know, the old belief to purify the blood To destroy it... completely. |
"Ateş ruhu arındırır." | "Fire purifies the soul." |
"Umarım beni arındırdığı gibi evinizi ve ailenizi de arındırır." | Hope it purifies your home and your family just as it has, mine... |
Acı arındırır ve barışa götürür. | Pain purifies and leads to peace. |
Ama silah, ölüm kusarak yeryüzünü vahşilerin pisliğinden arındırır. | But the gun shoots death and purifies the Earth of the filth of Brutals. |
Anneyi peyda ederek, onu arındırır. | By begetting the Mother, he purifies her. |
Ben de onları arındırdım. | So, I purified them. |
Bu nedenle onları son bir umut olarak bana getirdiler ve evet, ben arındırdım onları. | So as a last hope, they brought them to me, and yes, I purified them. |
Seni; Seynabou, Binetou Salba, Coumba ve Binetou ile birlikte ben arındırdım. | I purified you, along with Seynabou, Binetou, |