- Yağmur yağdırmak için yapılan dans. | - A dance to make it rain. |
Bakın millet, yağmur yağdırmak, büyük bir güven meselesidir. | Look, folks, making rain, it takes a lot of confidence. |
Ben de yağdırmak istiyorum. | I'd like to make it rain. Can I make it rain, Mac? |
Bir daha, yağmuru yağdırmak için olmadığı sürece ağlama. | In the meantime, weep no more unless it is to bring the rain. |
Bu eşit ortaklığı önemsediğimi pek sanmıyorum, yağmur yağdırmak ahmaklarla işbirliği yapmak falan. | Jared: I don't know if I care for this new normal -- Being equity partners, making rain, |
Bana istediğim şeyi ver, yoksa Tanrı şahidim olsun ki üzerine ateş yağdırırım. | Give me what I want, or so help me God, I'll make it rain fire on you. |
Ben yapımcıyım, yağmur yağdırırım. | I'm a producer. I make rain. |
Eğer şimdi duymak istediğim şeyi duymazsam cehennemi tepene yağdırırım seni ukala küçük piç. | If you don't tell me what I wanna hear right now, I will rain holy hell upon you, you smart-mouthed little idiot. |
O da bana onu bulmamda yardım edecek... herhangi bir şey söylemek. Yardımın olmazsa, üzerine Tanrı'yı kıskandıracak sertlikte... yasal kükürt yağdırırım. | That is to tell me something, anything... that will help me find her, or so help me, I will rain legal brimstone down on you so hard it will make God jealous. |
Ve ben para saçmam, kurşun yağdırırım | ♪ And I don't throw dough, I make it rain lead ♪ |
- Allah verince yağdırır. | - When it rains, it poops. |
Bu varlıklar yağmuru yağdırır, güneşin ne zaman doğacağını söyler, tüm hayatın doğup, büyümesini ve ölmesini düzenlerlerdi. | Those beings made the rains come, they told the sun when to rise, they caused all life to be born, to grow, to die. |
Gece ejderhasının karşı konulmaz gücü uyandığında beni ödüllendirecek ve ben intikamımı üzerinize yağdıracağım. | When the almighty and all-encompassing power of the night dragon awakes he will grant me a boon and I will rain down my revenge on you. |
Ben sülfür yağdırdım. | I rained down sulfur. |