Yağdırmak (to rain) conjugation

Turkish
14 examples

Conjugation of eiti

Ben
Sen
O
Present tense
yağdırırım
I rain
yağdırırsın
you rain
yağdırır
he/she/it rains
Future tense
yağdıracağım
I will rain
-
-
Past tense
yağdırdım
I rained
-
-
Present continuous tense
yağdırıyorum
I am raining
-
-

Examples of yağdırmak

Example in TurkishTranslation in English
- Yağmur yağdırmak için yapılan dans.- A dance to make it rain.
Bakın millet, yağmur yağdırmak, büyük bir güven meselesidir.Look, folks, making rain, it takes a lot of confidence.
Ben de yağdırmak istiyorum.I'd like to make it rain. Can I make it rain, Mac?
Bir daha, yağmuru yağdırmak için olmadığı sürece ağlama.In the meantime, weep no more unless it is to bring the rain.
Bu eşit ortaklığı önemsediğimi pek sanmıyorum, yağmur yağdırmak ahmaklarla işbirliği yapmak falan.Jared: I don't know if I care for this new normal -- Being equity partners, making rain,
Bana istediğim şeyi ver, yoksa Tanrı şahidim olsun ki üzerine ateş yağdırırım.Give me what I want, or so help me God, I'll make it rain fire on you.
Ben yapımcıyım, yağmur yağdırırım.I'm a producer. I make rain.
Eğer şimdi duymak istediğim şeyi duymazsam cehennemi tepene yağdırırım seni ukala küçük piç.If you don't tell me what I wanna hear right now, I will rain holy hell upon you, you smart-mouthed little idiot.
O da bana onu bulmamda yardım edecek... herhangi bir şey söylemek. Yardımın olmazsa, üzerine Tanrı'yı kıskandıracak sertlikte... yasal kükürt yağdırırım.That is to tell me something, anything... that will help me find her, or so help me, I will rain legal brimstone down on you so hard it will make God jealous.
Ve ben para saçmam, kurşun yağdırırım♪ And I don't throw dough, I make it rain lead ♪
- Allah verince yağdırır.- When it rains, it poops.
Bu varlıklar yağmuru yağdırır, güneşin ne zaman doğacağını söyler, tüm hayatın doğup, büyümesini ve ölmesini düzenlerlerdi.Those beings made the rains come, they told the sun when to rise, they caused all life to be born, to grow, to die.
Gece ejderhasının karşı konulmaz gücü uyandığında beni ödüllendirecek ve ben intikamımı üzerinize yağdıracağım.When the almighty and all-encompassing power of the night dragon awakes he will grant me a boon and I will rain down my revenge on you.
Ben sülfür yağdırdım.I rained down sulfur.

More Turkish verbs

Other Turkish verbs with the meaning similar to 'rain':

None found.
Learning languages?