Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
Günahlarınızdan pişmanlık duymak ve hayatın kıymetini anlamak için yeterli bir vakit sanırım. | Time enough, I think, to repent for your sins, and to realise the value of life. |
Neslimiz sadece karanlığın çocuklarının eylem ve sözleri için pişmanlık duymak zorunda kalmayacak ayrıca ışığın çocuklarının korku ve duygusuzluğu için tövbe edecektir. | And our generation will have to repent not only for the words and acts of the children of darkness but also for the fears and apathy of the children of light. |
Language | Verb(s) | Language | Verb(s) |
---|---|---|---|
Arabic | تاب | Dutch | berouwen |
English | repent | Finnish | katua |
Indonesian | bertobat | Italian | pentirsi |
Japanese | 悔い改める | Lithuanian | atgailauti |
Polish | odpokutowywać,opamiętać, pokajać, upamiętać | Portuguese | arrepender |
Russian | каяться, покаяться, раскаиваться, раскаяться | Vietnamese | ăn năn |