Ama mahvolmak da istemiyorum. Bu yakalayabileceğimiz en güzel anlaşmaydı. | But I don't want to ruin the best work release program we could find. |
Bir amatör yüzünden mahvolmak istemediniz. Onu önce yakıp sonra delik bir kıyafet göndermeye karar verdiniz. | You didn't want to get burned by the underdog, so you decided to burn him first and send him a spiked suit. |
Bugün ya da yarın mahvolmak bişeyi değiştirmez. | Whether we're screwed today or tomorrow doesn't matter. |
Kulaklarım mahvolmak üzere. | My ears are experiencing a meltdown. |
Neden iyi olan her şey mahvolmak zorunda? | Why does everything good have to get ruined? |
Ona çok güzel bir hediye almak istiyordum ne alacağıma karar verememiştim artık tamamen mahvoldum. | I meant to get her something great, but I didn't know what to do, and now I'm completely screwed. |