Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
Bu halka istemedikleri bir şeyi kakalamak gibi bir şey değil ki, değil mi? | It's not as if we're foisting something on the public they don't want, right? |
Bütün kakalar parlar. | Which is why it fluoresces, like all other poop does. |
— Şef, kakalar cennete gider mi? Eee, umarım gitmezler. | Chef, does poo go to heaven? |