-Bu mesafeden ıskalamak biraz zor. | - Hard to miss at this distance. |
-Elmanın olgunluk dönemini ıskalamak çok kolay, değil mi? | It's very easy to miss the apple window, isn't it? |
25 metreden ıskalamak zor. | Hard to miss at 25 yards. |
Ama yakındakini de ıskalamak imkansızdır. | Impossible to miss anything closer. |
Ben gençken, ıskalamak demek, o gece ailemin aç kalması demekti. | When I am a boy, if I missed, it meant empty bellies for my family. |
50 metreden, peki, nadir ıskalarım. | From 50, well, I rarely miss. |
Açığa ateş ederim ve ıskalarım. | I'll shoot wide and miss your son. |
Ben her zaman ıskalarım tatlım. | I always miss, darling. |
Iskalamak istersem, ıskalarım. | When I want to miss, I miss. |
Onları nasıl bu kadar çok ıskalarım, bilemiyorum. | I don't know how the hell I coulda missed 'em so many times. |
- Burada sekerse kötü olur. Hem güven bana ıskalarsın. | And trust me, you will miss. |
- Eğer dikkat etmezsen ıskalarsın. | -You just make sure you miss my heart. |
- Nasıl ıskalarsın? | - How could you miss that? |
Evet, ıskalarsın. Onları bir gözcü hakkında konuşurken duydum, arazide birisi füze için nişan alıyor. | I heard them talking about a spotter, someone in the field to aim the missile. |
Hayat sana bir çok şey öğretir, ama, dikkat etmezsen, bunları ıskalarsın. | Life teaches you a great many things, but if you're not aware, you miss out. |
Ama 30 bin fitte o kadar çok içtiği için ıskalar. | He takes a swipe at the guy. After knocking a few back at 33,000 feet, you know, probably misses. |
Bay Bruckman isabetler vardır ve ıskalar vardır. | Mr Bruckman, there are hits and there are misses. |
Bazen bir erkek doğru ile yanlış arasında tercih yapmak zorunda kalır ve doğruyu sadece bir farkla ıskalar. | Sometimes a man is faced with the right thing to do and the wrong thing to do, and he only misses by one. |
Bir kadın başka bir kadının kalbine nişan aldığında nadiren ıskalar... ve açtığı yara genellikle öldürücüdür. | Because when one woman strikes at the heart of another, she seldom misses and the wound is invariably fatal. |
Buna rağmen, uyuşturucu, kaçak mal veya insan kargosunu ıskalar. | However, it misses things like drugs, contraband, even human cargo. |
"Ah, ıskaladım. | "Oh, I missed. |
- Evet çünkü ıskaladım! | Yeah, 'cause I missed. |
- Galiba elini ıskaladım. | Seems I missed your hand. |
- Hayır, kalbini ıskaladım. | - No. I just missed his heart. |
- Hayır, ıskaladım! | - No, I missed it! |