"Kendini ölüme hazırla ve yaşamın ve ölümün için kendini hazırlamak için yaşa" demiş General LEE. | "Prepare yourself for death, and you'll live and prepare yourself for life and you'll die!" Said General LEE. |
'İlk önce Peter geldi, İsa'nın doğumunu hazırlamak için' duymadın mı? | 'Peter came first in order to prepare for the birth of Jesus.' huh? |
- Banyonuzu hazırlamak istemiştim, efendim. | - To prepare your bath, sir. |
- Bunları beni övün diye söylemiyorum sizleri yakında gerçekleşecek ekonomik devrimimize hazırlamak için söylüyorum. | I don't say this, Brother Cuthbert, to garner praise, but to prepare you all for the next phase of our economic revival. |
- Karthik, bu gece Raheja'nın bütün sözleşmelerini hazırlamak zorundasın. | - Karthik, you have to prepare all the Raheja contracts tonight. |
"Eğer çalışmayacaksam, saat 10 gibi kalkar... "...bir fincan çay hazırlarım kendime. | "If I'm not working, I get up around ten o' clock... and prepare a cup of tea. |
'Senin düşmanının huzurunda, bize bir sofra hazırlarım. | l prepare us a table in the presence of thine enemy. |
- Formülü hazırlarım. | - I'll prepare the formula, Sargon. |
- Güç transferini hazırlarım. | I will prepare the power transfer. |
- Onunla konuşur, hazırlarım... | I'll talk to him, prepare him for... |
Belki kahve de hazırlarsın. | Perhaps prepare for him some coffee. |
Böyle bir şey için kendini nasıl hazırlarsın? | How do you prepare yourself for something like this? |
Düşmana manzaralı bir masa hazırlarsın. | Thou dost prepare for me a table in the sight of my adversaries. |
Evlendikten sonra kendi ellerinle bana içki hazırlarsın sanmıştım. | I thought that after marriage you'd prepare a peg for me with your own hands. |
Hani takma gözü ya da aşırı büyük bir penisi olan insanlarla tanışmadan önce kendini hazırlarsın ya. | Okay, you know how you have to prepare yourself before you talk to a person with a glass eye or a baby arm? |
"Aydaki bir kılıç".aydınlık bir gün hazırlar. | A sword in the moon prepares for a bright day. |
Amparo besin endüstrisinde devrim yaratacak bir diyet formülü hazırlar. | Amparo prepares a new experimental diet that will revolutionize the food industry. |
Anne yemeği hazırlar, Büyükbaba bir ateş yakar ve saati kurar. | Mummy prepares dinner, gramps makes a fire and winds the clock. |
Bilgimizin büyüdüğü toprağı, bize o hazırlar... çeviri: sanikosan^^ | She prepares the soil, where our knowledge grows... |
Bu kumar sistemi seni bir tek şeye hazırlar. Yeniden suçlu olmaya. | Gaming the system prepares you for one thing-- becoming a repeat offender. |
"aileyi zorlu iyileşme sürecine hazırladım." | "prepared family for possible dismal reckoning." |
- 14 Eylül'e dayalı bir talep hazırladım. | Because I've prepared a motion based on a file dated September 14th. |
- Aletlerinizi hazırladım. | I've prepared your instruments for you. |
- Aperatifler hazırladım. | - I prepared a small aperitif. |
- Aslında küçük bir şey hazırladım. | - I actually prepared a little something. |
Arzu ettiğiniz gibi hazırlayacağım. | I will prepare it as you desire. |
Aynı zamanda, bir kurtarma görevi hazırlayacağım. | In the meantime, I will prepare for a rescue mission. |
Ben gevrek hazırlayacağım. | I will prepare us cereal. |
Bir hücum mangası hazırlayacağım. | I will prepare an attack squad. |
Diğerlerini hazırlayacağım. | I will prepare the others. |
- Bir şey hazırlıyorum demiştim ya? | I told you I was preparing something. - Yes. |
Sadece geleceğimizi hazırlıyorum. | I was preparing for our future... |
Yerini hazırlıyorum. | l was preparing its place. |