| Ben de onu, hayatını mahvetmeden önce bununla yüzleştirmek istiyorum. | And I... I want to confront him about this before he tears apart his life. |
| Bilgime göre, savcı Francken, Bay Winch ile Tayland'dan gelen şahidi yüzleştirmek istiyor. | From my data Mrs Francken prosecutor wants a confrontation between Mr. Winch. and a witness, in Thailand. |
| Bunu yapmanın ve sizleri de şantajdan kurtarmanın en iyi yolu ise herkesi biraraya getirip, Bay Boddy'i suçlarıyla yüzleştirmek ve onu polise teslim etmek gibi göründü. | The best way to do this and free you from blackmail am to get everyone face to face, confront Mr. Boddy with his crimes, and turn him in. |
| Buradaki katille yüzleştirmek için dedektifle hemşireyi getireceğiz. | We're gonna have the nurse and the detective confront the killer in here. |
| Kulubümdeki herşeyi söylemiştim alarm şifrelerini, güvenliğin yoğun olduğu zamanı ve çalınan para konusunda onu yüzleştirmek istediğim zaman kaçıp gitti. | Taught him everything about my club: alarm codes, when the safe am at its fullest, and when I confronted him about it, he ran across the country. |
| Trajedi yüzleştirir. | Tragedy confronts. |
| "Adamı, La Carozza ile yüzleştireceğim. | - I will confront him with La Carozza. |
| - Onu her şeyle yüzleştirdim. | - I confronted her about everything. |
| Ben de Vogel'le yüzleştirdim. | So, I confronted Vogel. |
| Onunla yüzleştirdim. | l confronted him on it. |
| Selby'yle yüzleştirdim. | I confronted Selby. |
