Ana fikir mahkumları bir yere kapatıp hava kanallarından içeriye karbon monoksit pompalamak. | Uh, the idea is to seal off the prisoners living quarters and pump carbon monoxide from the physical plant into the air ducts. |
Arabamın frenini pompalamak gerekiyor. | The thing about my car is, you gotta pump the brakes. |
Ben buna dışarı eleman pompalamak diyorum. | I call it pumping out a unit. |
Benim fazla sütüm yok ve pompalamak oldukça zor. | - I'm not making that much milk, and pumping is really hard. |
Biraz sonra suyu dışarı pompalamak için tekrar aşağı ineceğiz | Then I want you back down to start to pump out. |
Ben pompalarım. | I'll pump. |
Dövüş formuna girmeye çalışıyorum, imzalı fotoğraf almaya çalışıyorum, yani belki biraz demir pompalarım, ve eğer steroidiniz varsa, zararı dokunmaz yani. | I'm just trying to get into fighting shape, trying to get a Claude-o-graph, so maybe pump some iron, if you got any steroids that won't shrink my goods. |
Belki sen daha hızlı pompalarsın. | Maybe you can pump it up faster. |
Ve pompalarsın. | And pump it. |
- Yedek pompaları çalıştır, yedek pompalar. | – Turn on the back-up pumps, back-up pumps. |
Ana pompalar kapanmış! | The main pumps are off! |
Benzin istasyonları kapalı tabii ki. Çünkü pompalar kırılmış. Yani, akü yok. | Okay, so the gas station's closed, of course, because the pumps are broken, so... no battery. |
Benzinlik değil mi orası? Yoksa market mi sadece? Benzinlik ama pompalar elektriksiz çalışmıyor. | Well, yeah, but... pumps don't run without electricity. |
Bitki besin maddesi değişirse, o maddeyi pompalar. | If the nutrients change, it pumps nutrients. |
Acayip derecede adrenalin pompaladım, sanki araba fırlatabilecek kadar güçlü hissediyorum. | I'm so pumped full of adrenaline, I feel like I could, like, throw a car or something. |
Bir saatten uzun bir süre o şırıngaya baktım ve sonra onu damarlarıma pompaladım, bütün hikaye bu. | I stared at that five-mil tube for over an hour... and then I pumped it into my favorite vein. - End of story. |
Bitkilerinle ne yapmaya çalıştığını çözdüm ve su tanklarına bitki ilacı pompaladım. | I figured what you were up to involved plants so I pumped your water tanks with herbicide. |
Evet, ama lastikler söndüğünde durup onlara havayı da ben pompaladım. | Yes. But when you got a flat, I stopped and pumped it up. |
Evine giderken, "az önce komşunun kedisini pompaladım" bakışınla... sırıtıyor olacaksın. | I'll send you home with an "l-just-pumped-the-neighbor's-cat" look on your face. |