| - Ama sen ıslanmak istemiyorsun. | - You just don't wanna get wet. |
| - Belki ıslanmak istemiyordur. | - Maybe he didn't want to get wet. |
| - Hayır, ıslanmak zorunda değiliz. | - No, we don't have to get wet. |
| Dışarıda yağmur yağıyordu ve ıslanmak istemedim. | Uh, it am raining out, so I didn't want to get wet. |
| Kapının önünde doğru anı bekledin, ışığı söndürdün,ıslanmak için vazoyu başından aşağı döktün ve amcanı bıçakladın! | You waited by the door for the right moment hit the light switch, dumped the vase on yourself to get wet and stabbed your uncle! |
| Belki ben ıslanırım, sen kapıya ben de teefona bakarım. | Maybe I'll get wet, get the phone, and you get the door. |
| Ama ön sırada oturma. Çünkü o balina sıçradığında feci ıslanırsın, söyleyeyim. | And do not sit in the front row, 'cause I'm telling you, when that whale jumps, you get wet. |
| Bak, Werner, suya düşersin ve mutlaka ıslanırsın. | Look, Werner, he jumps into the water but doesn't get wet. |
| Dereye girsen daha iyi ıslanırsın. | Well, you could get wetter if you lay down in the gutter. |
| Ya da ıslanırsın. | "or you can just get wet." |
| Ya oraya uzanır ve ıslanırsın, ya da ben seni oraya sererim ve sonra kırık bir burnun olur. | Either you lie down and get wet, or you're knocked down and get a broken nose. |
| Biri sertleşir, diğeri ıslanır. Sıvılarınız birbirine karışır. | Someone gets hard, someone gets wet, you trade some fluids. |
| Karton ıslanır ve süngere dönüşür. | Cardboard gets wet and turns into a sponge. |
| Suya ilk giren ıslanır. | The first one in the water gets wet. |
| Yağmur yağarsa, herkes ıslanır. | If it rains, then everything gets wet. |
| eğer Hamsa dikkat etmezse, yatak ıslanır... lastik çarşafta uyuyabilir misin? | If Hamsa is careless then the bed gets wet.. Can you sleep on a rubber sheet? |
| # Yağmurun altında ıslandım. # Ama sen de ıslandın. | ♪ I got wet by rain, ♪ and you got wet, too. |
| Bilmiyorum, sanırım senden daha fazla ıslandım. | I don't know, I think I got wetter than you did. |
| Boşver, ben ıslandım zaten. | Never mind, I got wet. |
| Orada baya bir ıslandım. | I got wet standing out there. |
| Töton dostlarımıza bir sürpriz hazırlarken ıslandım. | I got wet working out a little surprise for our Teutonic friends. |
