- Seni ümitlendirmek istemem. | I don't want to get your hopes up. |
Bak, seni fazla ümitlendirmek istemem ama ben de gerçekleşeceğine inanıyorum. | Look, I don't want to get your hopes too high... but I think we're actually gonna do this. |
Bakın, sizi boşuna ümitlendirmek istemem... ama belki... bir yol var. | Look, i don't intend to enliven your hopes but perhaps, there is a way |
Bay ve Bayan Knox,... sizi ümitlendirmek istemeyiz, ama bir DNA testi yapıp bunu açıklığa kavuşturabiliriz. | But we would like to do a DNA test just to confirm things one way or another. |
Bir bilim adamı ile görüşmem var. Bunun için Rusya'ya döneceğim. Ama seni fazla ümitlendirmek istemem. | I'm meeting with a scientist, I'm gonna go back to Russia about that, but... don't get your hopes up. |