| " Dükkan içinde sakız çiğnemek yasak" mı? | - "No gum chewing will be allowed inside the store"? |
| "Dört: Artık sigara içmek, tütün çiğnemek yok. | "Four: no more smoking or chewing. |
| "Geçilemez." Şunu belirtmek isterim efendim ben buraya balonlu ciklet çiğnemek ve herkese iş nasıl yapılır göstermek için geldim ve maalesef cikletlerim bitti. | "Unbreakable." Well, sir, let me just say, I came here to chew bubble gum and kick ass... And I'm all out of bubble gum. |
| "Mache" Fransızcada "çiğnemek" anlamına geliyor ama bunlardan birini yemeyeceğiz, değil mi? | Now, mâché means "to chew" in French, but we're not actually going to be eating any of this, right? |
| - Anlamı da çiğnemek. | It means to chew. |
| - Sakız çiğnerim. | - I'll chew. |
| Ama ikimiz de biliyoruz ki iki güne kalmaz ben geri döndüğümde sen o tahtada isimleri gösterirken ben de sinirden kravatımı çiğnerim. | Except we both know in two days, I'd be back in this room with you pointing at names on that whiteboard, and me chewing my tie. |
| Ben de burada kalır mobilyaları çiğnerim. | Yeah, and I'll just stay here and chew up the furniture. |
| Ben tütün çiğnerim. | I chew tobacco. |
| Bir sorunu ele alırım, tazı bitene kadar çiğnerim sonra saçıma yapıştırırım. | I take a problem and chew on it until all the flavors gone and then I stick it in my hair. |
| Aspirin gibi bir şey, kökü çiğnersin. | It's like aspirin, you chew on the root. |
| Ben tulum giyip tütün çiğnersin diye düşünüyordum. | I expected you'd be wearing overalls and chewing tobacco. |
| Biraz daha çiğnersin. | And then you chew some more. |
| Hayır cikleti çiğnersin. | Gum is for chewing. |
| Sen sadesini çiğnersin. | And you only chew original. |
| Ağzı açık çiğner. | He chews with his mouth open. |
| Ağzı boştur, yine de çiğner gergedan Ve çiğner | With an empty mouth, it chews and chews... |
| Bazen ağzı açık yemek çiğner. Karaoke akşamlarında mikrofonu elinden bırakmaz. | Sometimes chews with his mouth open, tends to hog the mike on karaoke nights. |
| Bu meslek seni çiğner ve tükürür. Hem de bir teşekkür bile etmeden. | This job chews you up, spits you out, and never a word of thanks. |
| Köpek uzaktan kumandayı çiğner, ertesi gün köpek gider. | Dog chews the remote control, next day, dog's gone. |
| Ama artık ben buradayım ve seni çiğneyeceğim. | Well, I am here now... .. and I will chew you up. |
| Karanlık ve korkutucu Ölüm Vadisi'nden geçmek zorunda kalsam bile son yemeğimde çiğneyeceğim şey Philo Beddoe'nun k.çı olacak. | "Though I walk through the valley of the shadow of death" I will chew on Philo Beddoe's ass for my last supper. |
| Onu pervaneli-öğütücü ile çiğneyeceğim, eveeeet? | I will chew him up with my rotary blade, yes ...? |
| # Karakter tamamen değişti, çiğnedim, ve tükürdüm dışarı ve yuhalanarak indim sahneden # | # The mood all changed I been chewed up and spit out and booed off stage # |
| - biraz daha alır mısın bazı kökleri çiğnedim ve yaranın üzerine koydum... | - have some more . I chewed up smoe roots and packed them on your wound... kill the poison , big Indians... |
| Ama sevimli Starbucks çalışanı bana göz kırptı ve Bedava çörek verdi, Tabi ki onu çiğnedim ve tükürdüm. | But the cute Starbucks guy winked at me and gave me a free pastry, which I, of course, chewed and spit out. |
| Ama, çiğnedim. | But... I chewed. |
| Bir keresinde, Hintli bir çocukla çıkıyordum, ve bir atın böbrek üstü bezlerini çiğnedim. | And once, I dated this Indian guy and I chewed on a horse's adrenal gland. |
