Patateslerim, domateslerim ve çitlerim onlar benim dikkat etmem gereken şeyler. | And my potatoes, tomatoes and fences I take note of because they're mine. |
"İyi çitler, iyi komşu kazandırır." | "Good fences make good neighbors." |
- "Sağlam çitler, iyi komşular içindir." - "Yeni bir hoşgörüsüzlüğün başlangıcıdır bu." | "Good fences make good neighbors." "The beginning of a new intolerance." |
- Ayrıca çitler kendi kendilerine olmaz. | Besides, fences won't put themselves up. |
- Tüm elektronik güvenlik, çitler... | - All the electronic security, the fences... |
Ama artık birinin, bu çitler ardında ne gibi anayasal haklarımızın olduğunu açıklaması gerekiyor. Haklarımızın kısıtlandığını düşündüğümüzde hangi merciye başvuracağımızı da. | Now is the time for someone to explain precisely what rights we have when we live within these fences and what recourse we have if we feel those rights have been abridged. |