- Böyle yayılmak, parlak bir fikir. | Good idea, spreading out like that. |
Ama bu şeyin Scott'u enfekte etme nedeninin yayılmak olduğunu varsaymalıyız. | But we have to assume That this thing has infected scott In order to spread. |
Ama yayılmak benim en sevdiğim şey. | But spreading is my favorite thing. |
Basarının kanıtı bu. Dedikodunun doğasında koşmak, yayılmak vardır. | The nature of rumour is to spread, it's unstoppable. |
Buz, yayılmak için petro-teknolojiyi dayanak olarak kullanıyor. Binanın yapısal bütünlüğünü riske atmaya başladı. | Well, the ice is using the petrotech as a base to spread everywhere... it's started to compromise the structural integrity of the building. |
İlk diş fırçasıyla başlar sonra rujla. Sonra banyoya yayılırsın ve ardından da çekmeceye ihtiyacın olur. | First it's a toothbrush, then your lipstick, then it spreads out of the bathroom, and you need a drawer. |
" ne zaman 2 kalp birleşirse, orada positifliği etrafında yayılır." | "When two hearts connect there spreads positivity around. " |
"Buz her yerde ve her şeydedir, geometrik zorlukta, tezat beyazlığın... sınırları olmayan boşluğunda her yana yayılır. | The Ice is everywhere and everything It spreads to all sides unbounded void of alien whiteness in geometric rigor |
- Dedikodular etrafa çabuk yayılır. | - Word spreads quick around here. |
- Küf dipten yukarı yayılır. | Mold spreads from the bottom up. |
- Sevgi, şifalı bir merhem gibi yayılır. | Love spreads like a sweet healing balm. |