"Balkanların kızlarından yararlanmak için siyah kravat." | "Black tie to benefit the 'maidens' of the Balkans." |
"Sayın Beyefendi, Bay Benedict Farley tavsiyenizden yararlanmak ister. | " Dear sir, Mr. Benedict Farley would like the benefit of your advice. |
Ama bu özelliğinden yararlanmak için benim koltuğumda oturuyor olman gerekir. | Only, to get the benefit of it, honey, you really need to be sitting in my seat. |
Ancak bu özellikten yararlanmak için tatlım benim koltuğumda oturuyor olman gerekiyor. | Only to get the benefit of it, honey... you really need to be sittin' in my seat. |
Aslında, Peder, dini tavsiyelerinizden yararlanmak isterdim ne olur ne olmaz. | Matter of fact, Padre, I'd be glad to 'ave the benefit of your theological... advice, just in case of accidents. |
Ondan daha fazla yararlanırsın. | You'll benefit more being with her. |
Tecrübelerimden yararlanırsın dedim. | I thought that you could benefit from my experience. |
, Onun şüpheli bulur ve onu geri getirir, FBI, iki yıllık bir insan avı yürüten ama yerine bir deneme akranları tarafından, o hükümet iş ile verilen yararlanır. | The FBI conducts a two-year manhunt, finds its suspect, and brings him back, but instead of a trial by his peers, he is given a government job with benefits. |
Hatta daha fazla yatmalarını sağlayacak yasalara oy vererek onlardan yararlanır. | ln fact, he benefits by voting for laws to keep them incarcerated longer. |
Herkes yararlanır. | Everybody benefits. |
şehir de, artan hapishane nüfusundan yararlanır. | The town benefits by the increased prison population. |
eğer gördüysen ... ondan yararlandım. | if you had seen ... have also benefited. |