Anlayacağınız, Deccal orda terör olaylarında her hangi bir suça karışmadığından Amerikalılar tarafından, yargılanmak için bize iade ediliyor. | And because Dajjal hasn't been mixed up in any terrorist or criminal activities over there, the Americans are extraditing him to Turkey to stand trial. |
Bununla ilgili olarak, Emil Slovak yarın yeniden mahkemeye çıkacak ve yargılanmak için yeterli olup olmadığını öğreneceğiz. | In related news, Emil Slovak is back in court tomorrow... where we're expected to learn... if he is competent to stand trial. |
Cinayet suçundan yargılanmak istiyor. | She wants to stand trial. |
Cinayetten yargılanmak üzereyim. | I'm about to stand trial for murder. |
Daniel cinayetten yargılanmak üzere ve Victoria Amanda'yı günah keçisi seçti. | Daniel's about to stand trial for murder and Victoria's circling Amanda as a patsy. |