Speak any language with confidence

Take our quick quiz to start your journey to fluency today!

Get started

Verilmek (to do) conjugation

Turkish
10 examples
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present tense
verilirim
verilirsin
verilir
veriliriz
verilirsiniz
verilirler
Past tense
verildim
verildin
verildi
verildik
verildiniz
verildiler
Future tense
verileceğim
verileceksin
verilecek
verileceğiz
verileceksiniz
verilecekler
Present continuous tense
veriliyorum
veriliyorsun
veriliyor
veriliyoruz
veriliyorsunuz
veriliyorlar
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous tense
veriliyordum
veriliyordun
veriliyordu
veriliyorduk
veriliyordunuz
veriliyorlardı
Present negative tense
verilmem
verilmezsin
verilmez
verilmeyiz
verilmezsiniz
verilmezler
Present continuous negative tense
verilmiyorum
verilmiyorsun
verilmiyor
verilmiyoruz
verilmiyorsunuz
verilmiyorlar
Past negative tense
verilmedim
verilmedin
verilmedi
verilmedik
verilmediniz
verilmediler
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous negative tense
verilmiyordum
verilmiyordun
verilmiyordu
verilmiyorduk
verilmiyordunuz
verilmiyordular
Future negative tense
verilmeyeceğim
verilmeyeceksin
verilmeyecek
verilmeyeceğiz
verilmeyeceksiniz
verilmeyecekler
Present interrogative tense
verilir miyim?
verilir misin?
verilir mi?
verilir miyiz?
verilir misiniz?
verilirler mi?
Present continuous interrogative tense
veriliyor muyum?
veriliyor musun?
veriliyor mu?
veriliyor muyuz?
veriliyor musunuz?
veriliyorlar mı?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past interrogative tense
verildim mi?
verildin mi?
verildi mi?
verildik mi?
verildiniz mi?
verildiler mi?
Past continuous interrogative tense
veriliyor muydum?
veriliyor muydun?
veriliyor muydu?
veriliyor muyduk?
veriliyor muydunuz?
veriliyorlar mıydı?
Future interrogative tense
verilecek miyim?
verilecek misin?
verilecek mi?
verilecek miyiz?
verilecek misiniz?
verilecekler mi?
Present negative interrogative tense
verilmez miyim?
verilmez misin?
verilmez mi?
verilmez miyiz?
verilmez misiniz?
verilmezler mi?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present continuous negative interrogative tense
verilmiyor muyum?
verilmiyor musun?
verilmiyor mu?
verilmiyor muyuz?
verilmiyor musunuz?
verilmiyorlar mı?
Past negative interrogative tense
verilmedim mi?
verilmedin mi?
verilmedi mi?
verilmedik mi?
verilmediniz mi?
verilmediler mi?
Past continuous negative interrogative tense
verilmiyor muydum?
verilmiyor muydun?
verilmiyor muydu?
verilmiyor muyduk?
verilmiyor muydunuz?
verilmiyorlar mıydı?
Future negative interrogative tense
verilmeyecek miyim?
verilmeyecek misin?
verilmeyecek mi?
verilmeyecek miyiz?
verilmeyecek misiniz?
verilmeyecekler mi?

Examples of verilmek

Example in TurkishTranslation in English
-Belki ödünç verilmek istemiyor.-Maybe she doesn't want to be borrowed.
Adam başkana verilmek üzere bir CD taşıyordu.What he doesn't know is that man had a computer diskette that he was trying to get to the President.
Bakıcı aileye verilmek istemezsin.You don't want to end up being taken away.
Bir milyon dolar, Samuel Mortimer adına kayıtlı bir hesapta ve yarışmayı kazanan kişiye verilmek üzere Toronto Bankası'nda güven içinde yatıyor.A million dollars was taken out of an account under the name of Samuel Mortimer and placed in trust with the Bank of Toronto, to be released to the winner if the terms of the challenge are met.
Bu plandan vazgeçmezseniz sizi ihbar etmekle tehdit etti ve intikam almanızdan korunmak için de, ölümünden sonra polise verilmek üzere, o mektubun bir kopyasını yazıp sakladığını bildirdi.And, in order to protect herself from your retribution, /she hid a copy of that letter /to be read in the event of her death. /And told to you that she had done so.
Eğer ölmezsem mahkemeye verilirim.If I don't, I get court- martialled for desertion.
Bir tek rahiplerin tanrılarla konuşmasına izin verilir.In the modern world that stuff doesn't happen.
Eğer bulunamazsa çocuk yeni bir aileye verilir. Lisa'ya olduğu gibi.and if cps doesn't find one, the baby will go into foster care, which is what happened to lisa.
İş görmeyen her alet geri alınır... yerine sağlamı verilir.Any item that don't do what it's supposed to will be exchanged for one that does.
Önce evlatlık olarak verildim ama olmadı. Sonra yatılı okul.I started off being fostered, but... it didn't work out.

More Turkish verbs

Related

Not found
We have none.

Similar

Not found
We have none.

Similar but longer

Not found
We have none.

Other Turkish verbs with the meaning similar to 'do':

None found.