Allah aşkına söylese, çalıştığı şirket tarafından, milyonlarca doları yürütülen biri olarak tanınmak ister misin? | Would you wanna be known only as the guy who worked for that company that swindled people outonly as of billions of dollars? |
Ama bu gece bizimle birlikte olan tanınmak için skandal ya da reklama ihtiyacı olmayan bilimin zirvesinden bir ismi takdim etmek istiyorum Doktor Alzheimer. | But tonight we have with us a man who does not need scandal or publicity to shine in the scientific firmament... I give you Doctor... |
Ama o bütün bunları tanınmak için yapmadı. | But... he doesn't do it for the recognition. |
Aslında tanınmak için yoga yapmam. | Obviously, I don't do yoga for recognition. |
Bazıları kendi isimleri ile tanınmak istemezler. | Some don't care to be called by their names. |
Ama gene de pek çok şeyle tanınırım. | But then again, I've been known to do a lot of things. |
Ara sıra taverna hizmetçileri gibi giyinmemle tanınırım da ben. | I've been known to don a tavern-wench outfit on occasion. |
Ben bununla tanınırım. | Well, I've been known to do that. |
Üniversitedeki ilk yılım, ...müzik ve bahçıvanlık üzerine çift anadal yapıyorum, ...ne yazıkki aynı zaman da çakıldak* olarak da tanınırım. | I'm a junior at the college and a double major in music and horticulture... unfortunately known as a dingleberry. |
İlham perim gelirse şiir yazmakla da tanınırım. | I've been known to jot down a poem, if the muse descends. |
Dünyaca nasıI tanınırsın? | How do you get to be renowned? |
Tanık statüsünde değildir ve kendi ülkesinde namuslu bir insan olarak tanınır. | -He doesn't understand English. He came at his own expense to aid his brother. |
Yakında tanınır. | As soon as it does. |