Sızdırmak (to leak) conjugation

Turkish
19 examples

Conjugation of sızdırmak

Ben
Sen
O
Present tense
sızdırırım
I leak
sızdırırsın
you leak
sızdırır
he/she/it leaks
Past tense
sızdırdım
I leaked
-
-
Future tense
sızdıracağım
I will leak
-
-
Present continuous tense
sızdırıyorum
I am leaking
-
-

Examples of sızdırmak

Example in TurkishTranslation in English
Avukatlara hayır derim. İstisnalar Ofisi'ndeki nakliye manifestosunda kamyonlara çarpmada... Hagopian'ın ekibine bilgi sızdırmak için pozisyonunu kullandığını biliyoruz.We know that you've been using your position in the exceptions office to access shipping manifests in order to leak information to Hagopian's crew on which trucks to hit.
Basına bilgi sızdırmak yok.No leaks to the press!
Benimle açıkça konuşmanızı ve düşüncelerinizi gizlice basına sızdırmak yerine bana söylemenizi tercih ederdim.Goodness me, I'd much rather you were open and straightforward about them, instead of continuously and damagingly leaking them to the press.
Bilgi sızdırmak yok.No comments, no leaks.
Bir haber sızdırmak zorundayım.I gotta take a leak, man.
Biri bize zarar vermeye çalışırsa hatta adamlarından birinin beni takip ettiğini bile görsem, her şeyi sızdırırım.If i even see one of your guys following me, i leak everything.
Liberal gazetelerinden birine ölümcül kanser hastası olduğun bilgisini sızdırırım.I will leak to one of your liberal media papers that you have terminal cancer.
Sabah haberlerini arar haberi sızdırırım. Hemen atlayacaklardır.No, I'll call the morning shows and leak the information.
Sonra da ispiyoncu olduğuna dair bir söylenti sızdırırım.Then I leak a rumor that you've turned rat.
Önce haberi ağızdan ağıza yayarız sonra da Stereogum'a sızdırırım.We'll build some word-of-mouth buzz, I'll leak it to Stereogum...
Her şeyi sızdırırsın sen.You'll leak anything to anyone.
Bunu bloga sızdırır, blogcu dergiyi utandırır, ...sonrasında hikâye yayınlanmayla son bulur, hayatın döngüsü.She leaks it to a blog, the blogger embarrasses the magazine, then the magazine ends up printing it, you know, the circle of life.
Kardeşin de medyadaki bağlantılarına sızdırır.And she leaks it to her contacts in the media.
Söylediğim gibi bakanlık canlı bir bünyedir, lideri çok zayıfsa ya da liderden hoşnutsuzluk fazla artarsa sistem çatlak verir ve bilgi sızdırır.A ministry gets a life of its own, if the leader is too weak or if discontentment with the leader grows too big. The system cracks and leaks information.
- Ben sızdırdım.- I leaked it.
Ben mi sızdırdım yani?What, that I leaked?
Bir vekil aracılığıyla, teröristlere sinir gazının saklandığı yer hakkında bilgi sızdırdım.Through a proxy, I leaked information to the terrorists about where the gas am hidden.
Bu bilgiyi lda'ya ben sızdırdım!I leaked it to Ida.
Bu sabah üslerin kapatılması ile ilgili basına bilgi sızdırdım.I leaked the base closings to the press this morning.

More Turkish verbs

Other Turkish verbs with the meaning similar to 'leak':

None found.
Learning languages?