- Hayır, sadece ovalamak hoşuma gidiyor. | - No, I just like to rub it. |
-"Safinaz'la yeniden bir araya gelirseniz artık tuvaletini ovalamak zorunda kalmayacağım. | - Lf you hook back up with Olive Oyl I won't have to scrub your toilet anymore. |
Ayağımı ovalamak için 500 papel veriyorsa kim olduğundan bana ne. | I don't care who he is if he pays me 500 bucks to rub my feet. |
Başını sıvazlayıp karnını ovalamak gibi bir şey. | It,s Like Patting yOur head and rubbing yOur stOmaCh. |
Belki biz jakuzideyken, sırtımı ovalamak istersin. | Maybe when we're out there you could give me a back rub. |
Her sabah parmaklarımı onunla ovalarım. | I rub my fingers with it every morning. |
Seni yağlar ve ovalarım aşağıya kadar | I'll oil you up and rub you down |
Temizler ve ovalarım. | I am cleaner and scrubber. |
Yarın gelip her şeyi boşaltıp, içlerini iyice bir ovalarım. | I'll come in tomorrow... clear everything out, and give them a good scrub. |
Belinin üstünü ovalarsın altını nereye ulaşabiliyorsan. | You just rub it all over your upper back, lower, wherever you can reach. |
Böyle tutarsın, başlarını geri itersin ve enselerini ovalarsın. | You hold them like that. You push their head back, and you start rubbing the neck. |
Diş etlerini onunla ovalarsın. | You rub it on their gums. |
Orada göbeği ovalarsın... ve rahibeler sana domuz eti ve ekmek verecektir. | Why, you rub your stomach up there... and those nuns'll give you a slice of sow belly and a crust of bread. |
İşe zamanında gelirsin, işini düzgün yaparsın iyice ovalarsın değil mi? | And you show up to work on time, and you do your job properly, and you scrub hard and all that? |
Annem gibi, iki elimde tuzla, hindinin kalın göğsünü ovaladım. | Following mother, with salt on both hands I rubbed the turkey's thick chest. |
Ben de onun gözlerini ovaladım ve kendime de bulaştırdım. | I rubbed her eye and infected myself. |
Bir diş fırçasıyla banyodaki fayansları ovaladım ve bütün lekeleri temizledim. | Well, I took a toothbrush to the grout and the bathroom tile and scrubbed out all the stains. |
Her gün yarım saat ovaladım ve böyle oldu... | And I rubbed it for a half hour every day and I've got those... |
Her şeyi çamaşır suyuyla ovaladım, kenar tahtalarını bile. | I scrubbed everything with bleach, even the baseboards, |