'Kay, sadece onaylamak için, Sizin bomba aslında patlayıcı içermez? | 'Kay, just to confirm, your bomb doesn't actually contain explosives? |
- Ben sadece onaylamak istedim. | - I just wanted to confirm. |
- Yarın öğleni onaylamak için aradım. | Just confirming tomorrow afternoon. |
Adli Tıp doktoru ölümü onaylamak için geldi. | The Force Medical Officer's been in to confirm death. |
Aile mutemetimiz senet satışını onaylamak için aradı. | The trust called to confirm the stock sale. |
Ben onaylarım. | I can confirm that. |
Ben, herkesi onaylarım. | I - - I confirm everyone. |
Bu bilgiyi ne onaylarım, ne de yalanlarım, Zo. | I can't confirm or deny this, Zo. |
Fotoğrafçı işaret verir... ve bende onaylarım. | The cameraman will give the signal, and I'll confirm it. |
Ne onaylarım, ne inkâr ederim. | My policy: I don't confirm or deny. |
- Bu da şüphemi onaylar. | - That confirms my lead. |
Ben bir suç işlemedim." Genç çocuk da bunu onaylar. | No offense am committed." And the boy confirms this. |
Fabrika tamir edilmiş olanları onaylar ve geri gönderir. | The factory confirms they fixed the shanks and returned them |
Kadın giysileri üzerinde eşi ve kızı olan DNA sadece katkıda onaylar. | DNA confirms the only contributors on the women's clothes are his wife and his daughter. |
Kızaracak zaten. Lanie kurşunun 45'lik olduğunu onaylar onaylamaz. | Oh, he will, as soon as Lanie confirms that that bullet is a .45. |
- Ta kendisine sorup, onayladım. | Had it confirmed by "Dennis the Menace" himself. |
Az önce 12 yıl önce az reytingli bir kablolu yayın şovunda çözülemeyen Frankie Clayvin cinayetinden 10 dakikalık bir bölüm olduğunu onayladım. | Just confirmed there am a 10-minute segment on the unsolved Frankie Clayvin murder on a low-rated cable show 12 years ago. |
Bak, bir tek sen biliyorsun çünkü ben onayladım. | Look, you only know because I confirmed it. |
Bayan Lee, Pohang'a uçuş rezervasyonunuzu onayladım. | Miss Lee, I've confirmed your flight reservation to Pohang |
Ben de onayladım. | So I confirmed it. |
Buluşma yerine gittiğimizde onaylayacağım. | I will confirm our arrival once we reach the rendez-vous. |
Sen söyle, ben onaylayacağım. | Just say it and I will confirm it. |