- Son zamanlarda kariyerimde ilerlemek için... -...başka kimseyle yatmadım. | I haven't slept with anyone else... to advance my career lately. |
-Ally, o ameliyathanede yaptığım şey, kariyerimde ilerlemek için değildi. | Ally, what I did in that operating room am not to advance my career. |
Albay McRae, Gönüllü birlik ilerlemek için emirlerimi bekliyor. | Colonel McRae, have the forlorn hope stand ready to advance upon my order. |
Ama burada ilerlemek için çok oda var. | I started out in accounting... but there's a lot more room for advancement down here. - Bail Nobra! - Bail Nobr... oh. |
Başka bir tanesi de ilerlemek için iyi bir şans. | Or, let's see, another one would be if you like, a good chance for advancement of progress. |
Sosyal açıdan ilerlersin. | I can advance you socially. |
"Böylece havada bir tabela belirir..." "...sonra bir başkası açık şekilde ilerler" "...orada sırayla bir takım,.." | Hence a banner emerges in air, then another advances unfurled, there, a platoon in array, there, another advancing. |
- Biri ilerler, diğeri ayrılır. | - One person advances, another's left. |
Ayrıca biliyorsun ki bilim düzensiz ilerler. | Besides, you know science advances in fits and starts. |
En hızlı olduğu zamanda su, dakikada 10 metre ilerler. | At its peak, the water advances at around 10 metres a minute. |
Geçmiş kendi geleceğini temsil eder, düz bir çizgide ilerler yine de tam bir çember oluşturarak sonlanır. | The past represents its future, it advances in a straight line, yet it ends by coming full circle. |
Akıllı bir taktiksel manevra ile geriye doğru ilerledim | l advanced backwards in a brilliant tactical maneuver. |
Ama gelişme gösterdim, ilerledim. | But I advanced, I moved forward. |
Belki de öyleydim çünkü çabuk ilerledim. | Maybe I am because I advanced quickly. |
Gidebildiğim kadar ilerledim. | I advanced as far as I could. |