Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
Bazen hoşuma gider rüzgarı eyerlemek | Sometimes I'd like To saddle the wind |
- Çizmeler ve eyerler. | - Boots and saddles. |
- Çizmeler ve eyerler? | - Boots and saddles? |
Alışılmadık eyerler. | Unusual saddles. |
Ayrıca eyerler, silahlar, yüzükler ve bundan gelecek parayla başını sokacak bir yer ve Londra'ya dönüşünü ayarlayabilirsin. - Hallederim. | What with the saddles, guns, rings and... and this little lot... you'll have enough to keep you dry, get you back to London before... |
Bu tür eyerler güvenlikli üzengilerle yapılır. | - It's okay. These kind of saddles are made with safety stirrups. |
Language | Verb(s) | Language | Verb(s) |
---|---|---|---|
Arabic | سرج | Dutch | zadelen |
English | saddle | Esperanto | seli |
Estonian | saduldama | Finnish | satuloida |
French | seller | German | satteln |
Greek | σελώνω | Hungarian | felnyergel |
Italian | sellare | Lithuanian | balnoti |
Macedonian | оседла | Polish | kulbaczyć,osiodłać, siodłać |
Portuguese | encilhar | Romanian | înșeua |
Russian | оседлать, седлать | Spanish | ensillar |
Swedish | sadla, safta |