Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
Bu ilişki bizi nereye götürür bilmiyorum ancak bir şeyleri ağırdan alarak hüsrana uğramak istemiyorum. | I don't know where this is going, but I don't want it to fail on account of delay. |
Ama orada kovboy şapkaları göremeyince hüsrana uğradım. | But I am disappointed when I got there that I didn't see more ten-gallon hats. |