"Üç yüz elli dolar, ihtiyacın olmayan bir şeye harcamak için çok fazla." | "Three hundred and fifty dollars is a lot to spend on something you really don't need." |
# İlk resmini bu sabah sattı, parasını hemen harcamak istiyor. | He sold his first picture this morning... and he wants to spend it all at once. |
#Kolay değildir hergününü yaprakların rengiyle harcamak# | ** Having to spend each day the color of the leaves ** |
) Yo hayır, ben para harcamak istemiyorum beyler. | No, I don't wanna spend any money, you guys. |
, Dört milyon dolar harcamak o hapşırma her zaman set ve sıcak bir iklime hareket onları yıkmak için. | Every time she sneezes they spend four million dollars to break down the set and move 'em to a warmer climate. |
- Ama ben çok para harcarım. | No, I spend way too much money and then you'll come home, right? |
- Bilirsiniz, oldukça fazla para harcarım. - Bunu herkes biliyor. | I spend a very great deal of money |
Ama evet dersen, hayatımın geri kalanını her dileğini yerine getirmeye harcarım. | But if you say "yes," I will spend the rest of my days making your every wish come true. |
Ama oğluma bulaşırsan bundan sonraki kanunlara uyumlu hayatımı, sana acı çektirmek için harcarım. | You touch my son, And I will spend the rest of my law-abiding life Making you suffer. |
Aptalca şeylere servet harcarım. | I spend too much money on crap. |
- Resim yapmak için ne kadar boya harcarsın? | How much paint do you spend on a painting? |
Ancak önemli bir şey saklıyorsan bu kadar para harcarsın. | You only spend that kind of money if you're protecting something important. |
Artık göbek mi bırakırsın, yorgan mı dikersin, kazanacağın o bir kamyon parayı mı harcarsın... Gününü gün edeceksin işte. | Grow a belly, sew a quilt, spend that truck of money you made having... wow, just the time of your life. |
Benim işimde insanları nasıl harekete geçireceğini çözmek için çok zaman harcarsın. | In my job you spend a lot of time trying to figure out what makes people tick. |
Biliyorum büyüleyicidir, partiler harikadır ama paranın her kuruşunu mücevhere ve dar pantolonlara harcarsın. | It's glamorous, the parties are great but you'll spend every dollar on jewelry and skintight pants. |
- Başka yerlerde harcar. | - She spends it somewhere else. |
Ahmet abimi alın. Elinde para oldu mu istediği gibi harcar. | Ahmet spends as he likes when he has money. |
Ama bir adam ne kadar sert olursa olsun bu çiftlite yeterince vakit harcar ve kırılma noktasını bulur. | But no matter how tough a man is he spends enough time on this farm he'll find his breaking point. |
Babam, bütün zamanını Jade Sarayı'nı, ve bilirsin, seni yok etmek için makineler icat etmekle harcar. | My dad spends all his time building machines to destroy the Jade palace and, you know... you. |
Babamın bir sürü sevgilisi var, onlar için para harcar... ama onlarla evlenmez. Yani bunu unut. | My dad has lots of girlfriends, and he spends money on them... but he doesn't marry them, so you can forget that. |
"2 al bir öde". Bütün günümü broşürleri dağıtmak için harcadım. "Pops" lar işlerine geri döndü | [ Earl Narrating ] So, I spent a day spreading the news that Pop's am back in business. |
"Anne beni içeri al. Gecenin yarısını mısır unu almak için harcadım." | "Mamacita, let me in, now that I've spent half the night getting the cornmeal." |
# Ben de harcadım tüm gecemi | # And I spent all night |
$2 milyonun çoğunu bu yere harcadım. | I spent most of the $2 million on this place. |
* Yıllarımı harcadım inanarak sana * | I spent all my years believing you |
10 gün içinde sizden haber çıkmazsa kanunlar çerçevesinde bu makamdaki son 7 ayımı hayatınızı zindana çevirmek için harcayacağım. | PATTERSON: If I don't hear from you within ten days... I will spend the last seven months in this office making your life as miserable as the law allows. |
Ama izin verirsen,yemin ederim , kalan yılları sana bunu telafi etmek için harcayacağım. | But if you let me, I swear, I will spend the rest of my life making it up to you. |
Ama söz veriyorum,Amerika'da kalan zamanımı, her şeyi yoluna sokmak için harcayacağım. | But I promise, I will spend all my time left in America trying to make things better. |
Eğer kocan masumsa, eğer ben bir hata yaptıysam gerçekten çok üzgünüm ve sana yemin ediyorum hayatımın geri kalanını kendimi affettirmek için harcayacağım. | If your husband's innocent,if i made a mistake, Then i'm truly,deeply sorry,And i swear to you, I will spend the rest of my life earning your forgiveness. |
Eğer odama geçersem, eşlerin hapishanede nasıl görüşmeye gideceğine dair kuralları öğrenmek için saatlerimi harcayacağım. | If I go back to my office, I will spend hours learning about the rules of conjugal visits in prison. |
Sana karşı dürüst olacağım... 90 gün önce fark ettim ki bütün zamanımı kendim yerine bir adamı düşünerek harcıyorum. | I'm gonna be completely honest with you: 90 days ago, I realized I was spending my time focusing on a man instead of myself. |