Anneciğin sessizlik zamanlarında havlamak uygun değil, Schotzie. | it's not very considerate to bark during mommy's quiet time, Schotzie. |
Bundan sonra yapabileceğin tek şey zincirinin yettiği kadar koşmak ve havlamak. | Only thing you can do now is run to the end of your chain and bark. |
Burada tek yaptığı bana havlamak. | All he does his bark at me. |
Köpek görürsen, havlamak diyebilirsin. | If you see a dog, you might say, "bark. " |
Kötü kız,havlamak yok, sadece somurt.. | Bad girl. No barking, just pout. |
Bak buna havlarım. | Now, I'll bark to that. |
Ben kabul edilmedim. Madem benden bahsedilmedi, ben de havlarım. | I'm not allowed to talk anymore, so I bark. |
Gerekirse bütün gece havlarım. | I'll bark all night if I have to. |
Evlenmek istediğinde dışarıya çıkıp, havlarsın. | You want to get married.. ..you go out on the road and bark, bark. |
Sessiz olmazsan veterineri çağırır şeylerini kestirtirim, Cyndi Lauper gibi havlarsın. | You keep quiet or I'll call the vet and he'll cut them off and you'll bark like Cyndi Lauper. |
İhtiyacın olursa, havlarsın. | If you need me, bark loudly. |
"Köpek havlar." | "A dog barks." |
"Köpeğim bile harcama yapar keyifle hav hav hav havlar!" | "Even my dog's sale money barks bow-wow-wow... so funny!" |
(Köpek havlar) | (Dog barks) |
Ama bazen en kaliteli köpek bile yanlış ağaca havlar. | But sometimes even the best bloodhound barks up the wrong tree. |
Anlaşılan Giorgio erkeklerden nefret ediyor, Tazmanyalı, kötü ve havlar hâle geliyormuş. | Apparently Giorgio hates men, gets all Tasmanian devil and barks and stuff. |
Adamın önünde havladım ve suratını yaladım. | I barked at him and licked his face. |