- Beni affedin,ama bu imkansız bu resmen araya girmek | Forgive me, but it is impossible to intervene officially. |
- Saçmalık! Joan'ın burada olduğunu fark ettin ve araya girmek için bahane üretin. | You realized Joan am here and you manufactured a reason to intervene. |
Bana istediğiniz kadar saldırabilirsiniz ama kızıma saldırsanız araya girmek zorunda kalırım. | You can take shots at me all you want, but when you start attacking my daughter, I have to intervene. |
Ne... araya girmek? | What intervene? |
O da muhtemelen konserde birbirini itip duran insanları gördü ve araya girmek istedi. | He am probably at a sporting event and saw some people pushing each other. And he intervened. |
Baban onu vuracaktı ama ben araya girdim. | Your father would've shot her on the spot, but I intervened. |
Ben araya girdim. | I intervened. |
Bir suç girişimini engellemek için araya girdim... | I intervened to prevent a criminal activity |
Geçen gün büyük bir kavga çıktı, neyse ki araya girdim. | There am a big fight the other day, luckily I intervened. |
Seninle beraber kaçmaya çalıştıklarında ben araya girdim. | When they tried to run away with you... I intervened. |