Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
Martin Odum gibi ülkesine defalarca ihanet etmiş bir adamın adını temize çıkarmak için, onun adını kirletmenizi oturup dinleyecek değilim. | I'm not going to sit here and listen to you slander his good name in a weak attempt to exculpate Martin Odum, a man who has betrayed this country time and time again. |
Müvekkilimizi temize çıkarmak için mutlak surette hakkımız var. | We have an absolute right to exculpate our client. |
Language | Verb(s) | Language | Verb(s) |
---|---|---|---|
Dutch | disculperen, discussiëren, vrijpleiten | English | exculpate |
German | exkulpieren, salvieren | Polish | wybraniać |
Portuguese | ilibar | Spanish | exculparse |