- Evet, güya vampirler ve kurt adamlar bir şaman güçlerini sınırlamak için onlara bu laneti yapana kadar ortalıkta rahatça dolanıyorlarmış. | Vampires and werewolves used to roam freely Until a shaman put a curse on them To limit their power. |
Beni de kendine benzetip hasarı sınırlamak istiyor. | He wants to limit the damage by turning me into one of his own kind. |
Beyler, konuşmamızı barış konusuyla sınırlamak zorundayız. | Gentlemen, it is imperative that we limit our conversation to peace. |
Biliyorum bu senin partin ama gerçekten müze insanı sayısını sınırlamak istiyorum. | I know it's your party but I'd like to limit the number of museum geeks. |
Bir keşe dönüşmeden morfin çekmenin anahtarı kendini günlük 30 miligrama sınırlamak. | The key to doing morphine without turning into a junkie is to limit yourself to 30 milligrams a day. |
-Benim de sınırlarım var. | -l have limits. |
Bak belli sınırlarım vardır. Çok iyi bir yardımcı için bile. | You know, l have my limits, even for very good assistants. |
Bana olan güveniniz için teşekkür ederim ama benim de sınırlarım var. | Well, I thank you for your vote of confidence, but even I have my limits. |
Bazı sınırlarım olmalı! | I need limits. |
Başlangıçtayım(sınırda). Ve evet, sınırlarım! ) | my limits (are at their limits! |
- Bazı sınırlar vardır. | - There are limits. |
- Belli sınırlar dahilinde. | - Within proper limits. |
- Belli sınırlar içinde, evet efendim. | Within obvious limits, yes, sir. |
- Belli sınırlar? | - Obvious limits? |
- Bu oda sınırlar dışında. | This room is off-limits. |
- Endişelenme, ...gücünü sınırladım, Wraithlere yerimizi bildirmesin diye. | - Don't worry. l limited the power. It won't transmit to the Wraith. |
Zaten onu "şiddet kullanarak cinayet" ile sınırladım. | I already limited it to a history of violent crime. |