| " Çok sevimli bir ev buldum. " Satın alıp, antik Grek eşyalarıyla süslemek istiyorum." | I have found a charming house that I want to buy and decorate with antique Greek art." |
| # Asil kanının amacı bu toprakları süslemek değildi # | Your royal blood am never meant to decorate this sand |
| Abby-san süslemek istedi. | Abby-san wanted to decorate. |
| Ama babam Cadılar Bayramı'nı çok sever, yani bu, etrafı süslemek zorundayım demek. | But my dad loves Halloween, so I have to decorate. |
| Ağacı süslemek için tam zamanında geldin. | And you're just in time to help decorate the tree. Whoo! |
| "Ben bu evi nasıl süslerim?" | "How am I to decorate this house?" |
| Ben kendi ofisimi nasıl süslerim diye düşünürken, kendime sormak durumunda kaldım, "ne çeşit şeker seçerdim?" | When I am trying to decide how to decorate my office, I had to ask myself, "what kind of candy should I choose?" |
| Bırak yoksa barımı arkadaşının beyniyle süslerim. | Put it down, or I'll redecorate my bar with your friend's brains. |
| Eğer bir daha, karşımızda böyle, ...arsızca gülersen, son 2 yıldır bana yazdırttığın, ...şu sahte makbuzları süslerim ve bir fincan ile Sabah kahvesi diye Mr Puri'ye veririm! | If you ever put on this shameless smirk then, those bogus conveyance vouchers.. ..that you have me fill out for the last two years, I'll decorate them on a plate and serve them to Mr. Puri along with his morning coffee,. |
| Hareket et yoksa beyninle otobüsü süslerim. | Drive or I'll decorate this bus with your brains. |
| - Sana bir şey getirdim. - Kılıçlarını süslersin diye belki. | Um, I brought you something, to decorate your swords with. |
| Sonra da saf bir İngiliz gülü bulup evini onunla süslersin. | Then find a pure English rose to decorate one's home. |
| Yarın bir tanesini süslersin tamam mı? | You will be able to decorate a tree tomorrow. |
| - Ağacımızı süsler. | - and he decorates our tree. |
| Herkes süsler. | Everybody decorates. |
| Antidepresanlarıma henüz uyum sağlayamadım bu yüzden girişteki süsleri aldım ve garsonu süsledim. | My antidepressants hadn't been adjusted yet, so I took the ornaments off the tree next to the register and decorated the waitress. |
| Ben yaptım, ben süsledim... | I made it, I decorated it. |
| Böylece onu kurdele ve folyolarla süsledim. | So I decorated it with ribbons and popcorn and tin foil. |
| Hayır! Arabasını boşa süsledim. | Oh, I decorated her car for nothing. |
| Hep arttırıp buraya stokladım, düzenledim, süsledim. | I've saved it all the time and stocked it here, arranged it, decorated it. |
