"Ama kaçışınıza sevinmek için çok erken daha. | But do not rejoice too soon at your escape. |
Bana senin adına sevinmek düşer. | I can only rejoice for you. |
Bekle, sevinmek için erken daha. | Wait, it's too soon to rejoice. |
Bu sevinmek için bir neden değil mi? | Surely that should be a reason to rejoice? |
Bu sevinmek için bir neden." | It am a reason to rejoice. |
"Sevgi kötülüğe değil, gerçek olana sevinir. | "Love does not delight in evil, but rejoices With the truth. |
- - sizi kutlar ve sizinle birlikte çok sevinir. | - -congratulates you and rejoices with you... |
Gerçek olanla sevinir, | It rejoices with the truth. |
Nişandan bir yıl sonra, hasat zamanı düğün yaparız. O zaman toprak meyvelerini verir ve yürekler sevinir. | And then after a year's betrothal, celebrate the wedding in the season of the harvest when the earth yields up its fruit and the heart rejoices. |
Persephone annesinin yanına döndüğünde, Demeter çok sevinir ve bu durum da ilkbahar ve yaz olarak algıladığımız zaman dilimidir. | When Persephone returns to her mother Demeter rejoices and that's what we have as spring and summer. |
Eski erkek arkadaşım geri döndüğü zaman biraz sevindim ve kendimi affedemiyorum. | When my former boyfriend came back I rejoiced, and I can't forgive myself |
Seni büyürken gördüm, senin için ağladım, senin için sevindim. | I've watched you grow, wept for you, rejoiced in you. |
Ölümüne sevindim, çünkü onu sen sandım! | I rejoiced in his death because I thought it am yours! That is all I know of Marlowe! |