"Ayrıca kanun dışı operasyonları, klimanın verdiği rahatlıkla planlamak da çok keyiflidir." | And it's always nice to plan and execute illicit operations... in air-conditioned comfort. |
"Evetahtakurusugetirdiğimiçin özür dilerim" demenin en iyi yolu fazlasıyla ihtiyaç duyulan Bir çalışma alanını planlamak olsa gerek. | Whatbetterwaytosay "Sorry for bringing bedbugs into the house", than by pre-planning the design of a much-needed loft workspace. |
"Kazmak, yıkmak, planlamak inşa etmek, kırmak, yeniden inşa etmek." | "Shoveling, wrecking, planning, building, breaking, rebuilding." |
# Süreyi, gününü planlamak için kullanabilir. | It would give her time to plan her day. |
- Ani fikir değişikliklerini... - ...planlamak gerek tabii. | - Always good to plan spontaneous icebreakers. |
"Başka planlarım var." dedin. | 'I have other plans.' |
"Burada büyük planlarım var mı?" diye kendime sormaya başladım. | I started to ask myself "do I have big plans here?" |
"Kendimize Tebrikler!" Millet,bu parayla ilgili büyük planlarım var | Guys, I got big plans for these winnings. |
"Kız, senin için planlarım var. | "I got plans for you girl. |
"Senin için büyük planlarım var." Hey, bekle. | "I got big plans for you." |
Aileye sen söylemek istersin bir ziyaret mi planlarsın? | You'll be... wanting to tell the family, plan a visit? |
Biliyorum, sen her zaman önceden planlarsın. | Now, I know you're always planning a hit. |
Bir araba enkazını nasıl planlarsın? | But how do you plan a car wreck? |
Birini, aylarca planlarsın. | One, you plan out for months. |
Bu bir tatile benzer, gitmeden önce her şeyi planlarsın. | It's kind of like when you go on vacation. You plan everything out. |
"...cesetlerin aşağıya gönderileceği kaydırak var." Birkaç ay sonra planlar değiştirildi. | Over several months the plans were altered. |
"Adam planlar,Tanri Guler" diye bir sey duydun mu sen hic? | Have you ever heard the expression, "Man plans, God laughs"? |
"Büyük planlar" dan kastı... | And by "big plans", don't you mean... |
"Büyük planlar." Büyük planlarmış. | "big plans." "big plans." you know what? |
"Büyük planlar." | Big plans. |
# Haftalardır uğraşıyorum, elimden geldiğince her şeyi planladım # | I've worked for weeks planned everything within my power |
- Ben planladım. | - I planned it. |
- Beni dinle, her şeyi planladım... | - Listen to me, I've got it all planned-- |
- Bunları ben mi planladım sanıyorsun? | You think I planned all of this? I don't. |
- Bunu ben planladım mı dedin? | - Did you say that you planned this? ! |
Bir girişim planlayacağım, Jim Hawkins, ve ikimiz de çılgınca kâr edeceğiz. | I will plan a venture, Jim Hawkins, and we will both profit wildly. |
309 kişilik Blackmoor ahalisinin 214'ünün bu meyhanenin 500 metre civarında ikâmet ettiğini düşünürsek bütün akşamı burada geçirmeyi planlıyorum. | And seeing that 214 of the 309 residents of Blackmoor and its environs live within, what, 500 yards of this tavern, I was planning to spend the evening here. |
Aslında bu işi tamamen bırakmayı planlıyorum. | Actually-- I was planning on leaving the business completely. |
Bak, hafta sonu için Vegas' a gitmeyi planlıyorum. | You know. I was planning on driving to Vegas for the weekend. |
Bir yıldır bunu planlıyorum. | I was planning for a year. |
Buraya geri gelip içki içmeyi planlıyorum. | I was planning on coming back here and just getting a drink. |