Turkish
| Example in Turkish | Translation in English |
|---|---|
| Ama dereyi görmeden paçaları sıvama. | But don't hold your breath. |
| Belki de sürekli havlayan küçük köpekler gibidir. Onlar gibi, bir şey olunca paçaları tutuşan biridir? | Maybe she's like one of those little dogs that yaps all the time, but is terrified when anything actually happens. |
| Bilmiyorum, dereyi görmeden paçaları sıvamak istemem çünkü o kadar uzun süredir birlikte değiliz ama meraktan soruyorum, sen ne düşünüyorsun? | I don't know, because I'm trying not to get ahead of myself, because we haven't been together that long, but out of curiosity, what are you thinking? |
| Dereyi görmeden paçaları sıvama. | Yeah, don't count your chickens just yet. |
| Düşen Federasyon sondasının yerini tespit etmiştim ve radyoaktif paçaları toplamıştım sonda bilgisayarından alıcı kayıtlarını indirmeye çalışıyordum bir enerji patlaması oldu. | I had located the crashed Federation probe and collected the radioactive fragments. I am attempting to download the sensor logs from the probe's on-board computer when there am a power surge. |