| Ayrıca, et parçalamak için kullandıkları pençelerine ve dişlerine dikkat edin. | Also, beware of their teeth and the claws they use to shred flesh. |
| Elbette, sonra da parçalamak için ölüyorum. | Of course. I'd be happy to shred it on my ax. |
| Louis, eğer isim ortağı olarak ilk icraatın resepsiyonistin tekini parçalamak olursa, bundan hayatının sonuna kadar pişmanlık duyarsın. | Louis, if one of your first acts as name partner is to rip the receptionist to shreds, you'll regret that for the rest of your life. |
| Maydanozları parçalamak için. | For shredding parsley. |
| Şu yanlışlıkla ırkçılık yapılan, parçalamak zorunda kaldığımız broşür. | The accidentally racist brochure that we had to shred. |
| Biliyor musun eğer bu gerçekse, seni parçalarım. | You know, if these were real, I'd rip you to shreds. |
| Kasaba parçalamamı isterse, parçalarım. | When the town lets me shred, I shred. |
| İlk önce...yakarsın parçalarsın; | Well, first thing, you would, uh, burn them, shred them; |
| Kılımızı kıpırdatırsak tüfek bizi parçalar. | If we move, the gun shreds us. |
| Sevgili hırsızını sana parçalar halinde getireceğim. | I'll tear your sneak thief to shreds. |
| Şu salak elbiseyi, belki sarhoş bir sağdıç çıkar da dişleriyle parçalar diye giyiyorum. | The only reason to wear this monstrous dress... is so some drunken groomsman can rip it to shreds with his teeth. |
| Bunu parçalayacağım. | I will shred this. |
| - Onları parçaladım. - Onları parçaladım. | - I shredded them. |
| An önce 69-J'leri parçaladım. | I just shredded all the 69-J's. |
| Bayan Thorne yarın anneme göstermek için hazırlamıştı ve ben az önce hepsini parçaladım. | Ms. Thorne compiled these for Mom for tomorrow, and I just shredded them. |
| Bir çocuğu parçaladım! | I've shredded a child! |
| Evet, onu da parçaladım. | Uh, yeah, shredded that, too. |
