# Çöp kutusuna hortum tutmak ve tuvaleti fırçalamak | # Hosing down the garbage pail and scrubbing up the toilet |
Araba fırçalamak nasıl oluyor da oğlumu mest eden bir şey oluyor? | How is it that scrubbing cars could make a son of mine look so ecstatic? |
Ben zeminleri fırçalamak işe yarayabilir. | I could work scrubbing the floors. |
Benim saç fırçamı iğrenç koltuk altlarını fırçalamak için kulla... | You cannot use my brush to scrub your disgusting... |
Bu da yerleri fırçalamak ya da fabrikada çalışmaktan çok daha iyiydi. | And it am better than scrubbing floors or working in a factory. |
- Ayakkabılarını boyarım. Ya da tuvaletini fırçalarım. | I'll-I'll-I'll shine your shoes, or scrub your toilets! |
Ben takma dişlerindeki kiri fırçalarım. | I'll scrub the stench right off them dentures. |
Tuvaletini fırçalarım. | I will scrub your toilets. |
Ellerini çok hızlı fırçalarsın ve hala onu gördüğünü mü düşünürsün? | You ever scrub your hands real fast, and you think you're seein' a third one? |
Ama söylemeliyidim çünkü şimdi kremler, fırçalar,.. | But I should've said something then, because now I'm just drowning in exfoliants and scrubs and nose strips and this. |
Bu fırçalar seni adil yapmaz. | Yeah, those scrubs don't do you justice. |
Betonu fırçaladım. | I scrubbed the concrete. |
Daha bugün yerleri fırçaladım. | I scrubbed that floor today. |
Karnımı doyurabilmek için geldiğimden beri tuvalet fırçaladım, sen burada krallar gibi yaşarken. | I scrubbed toilets to feed myself, and all along, you were living like a king. |
Çok iyi fırçaladım. | I scrubbed it real hard. |
Çukur kazdım, fırçaladım, pürüzleri temizledim... çünkü görevim ne gerektirirse yaparım. | Scooped and scrubbed and cleaned up the guts and gore... 'cause I do what the business requires. |