Get a Turkish Tutor
to play
- Biraz oynanmak istiyor da... - Muhteşem! Alabilir miyim?
- Do you want to play a bit?
- Oyuncaklar oynanmak için var.
- Toys are for playtime.
- Önce biraz oynanmak hoşuna gidiyor.
Foreplay.
Amacımızın oynanmak olmadığını her zaman söyledik.
- But we've always said this job isn't about getting played with it's about ...
Bazı oyunlar kapalı oynanmak zorunda.
Some games have to be played off the field...
Ya oynarsın ya da oynanırsın.
You either play or get played.
- Kazanmak için oynanır, Thorndike.
- One plays a game to win, Thorndike.
Benim söylediğim oyun oynanır.
You run the plays I call. You understand?
Bu düz ve geniş arazide her gün sürekli aynı oyun oynanır: Av ve avcının dramı.
Every day on wide open plains the world over, a timeless ritual plays itself out - the drama of hunter and hunted.
Bu oyun nasıl oynanır ikimiz de biliyoruz.
We know how this plays.
Her grupta, o gruba ait olup olmadığını anlamak için küçük oyunlar oynanır New Jersey'deki kuzenimin çetesinde iki otomobilin birbirine 130 kilometreyle yaklaştığı bir oyun oynanıyordu.
Every crowd has its little games to prove if you're a punk or not. My cousin in Jersey plays chickie, which is two cars heading towards each other at about 80 miles per hour.