Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
"gırgır" ağları tonbalığı sürülerini kuşatmak üzere tasarlanmış. | "purse seine" nets are designed to encircle schools of tuna. |
Tüm bölümü kuşatmak zorundayız... Hey! | We've encircled this entire compartment once. |
Ve onların etrafını kuşatmak için hepimiz aynı anda mutfağa varmalıyız. | And we must all arrive at the kitchen at the same moment to encircle them. |
Kucaklamak için açılmış kollarımla seni kuşatacağım. | ♫ I will encircle you in the embrace of my arms ♪ |
Language | Verb(s) | Language | Verb(s) |
---|---|---|---|
Danish | kranse | Dutch | omcirkelen |
English | encircle | French | encercler |
German | umzingeln | Hungarian | övez |
Indonesian | mengedari | Italian | accerchiare,semicingere |
Japanese | 囲む | Polish | obramowywać, okalać, opierścieniać, osaczać, osączać, zakreślać |
Portuguese | cingir | Romanian | împrejura, încercui, înconjura |
Spanish | circunvalar | Vietnamese | vây |