| Ben de keyfini çıkarmak istiyorum ama artık numara yapamıyorum. | I want to enjoy it, too, but I can't fake it anymore. |
| Berbat bir gece oldu ama artık nihayet rahatlayıp düğünümün keyfini çıkarmak istiyorum. | It's been a terrible night, but now I want to relax and enjoy my wedding. |
| Bir kumsalda oturup tekila içmek ve onu sevdiğim gibi beni seven güzel bir kadının arkadaşlığının keyfini çıkarmak. | Katerina, is just to be left alone, to sit on a beach, drink tequila and enjoy the company of a beautiful woman whom I love and loves me. |
| Bu anın keyfini çıkarmak için bir aya ihtiyacım olacak. | I'm gonna need a month just to enjoy this moment! |
| Bu fırsatı sessizliğin keyfini çıkarmak için kullanalım. | Let's take this opportunity to enjoy the silence. |
| Belki de bunun biraz keyfini çıkarırım. | Perhaps I will enjoy this a little. |
| Her yıl şovdan önce bunu yaparım. Her yıl buraya gelip saha hâlâ boşken bu durumun keyfini çıkarırım. | It's something I do every year before the show is come here and kind of, for the last time, enjoy the solitude of what I call a blank canvas. |
| Ya da gelecek sefere erkekler tuvaletinde boş zamanımın keyfini çıkarırım sen de buna katılıp beni kafamdan vurabilirsin. | Or perhaps next time I'm enjoying some alone time in the men's restroom, you could invite yourself into my stall and shoot me in the head. |
| Akşam yemeğinin keyfini çıkarırsın. | You might enjoy dining with us tonight. |
| Denizde son birkaç saatin keyfini çıkarırsın. | At least enjoy the last few hours at sea. |
| O sırada da yanında olmasının keyfini çıkarırsın. | In the meantime, you can enjoy her company. |
| Umarım keyfini çıkarırsın. | I hope you enjoy it. |
| O adamı, bir dalga üzereine sörf tahtasına koy. Gezegene giden dalga enerjisinin tek atımıyla ortaya çıkan eşsiz deneyimin keyfini çıkarır. | Put that man on a surfboard, on a wave, and he enjoys the unique experience of being propelled by an individual pulse of wave energy straight through the universe. |
| Köprüye ulaşıp, onu bütün halde bulduğumuzda keyfini çıkaracağım. | I will enjoy the moment when we reach the bridge and find it intact. |
| Şimdilik, arkadaşımla şovu izlemenin keyfini çıkardım. | For now, I just enjoyed watching the show with my friend. |
