Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
Kalabalığa karışabilmek için oraya gitmiş. | He went where he can mix up with a crowd. |
Artık aramıza karışabilir o zaman değil mi? | That's so he can mix with the sons of the oligarchs, right? |
Bazısına göre, politika ve din... karışabilir. | For some, politics and religion... can mix. |
Kimyasallar birlikte karışabilir ve tepki verebilirler. | Chemicals can mix together and react. |