"Beklemektense, cinsi bozuk dölü suçu için idam etmek, ya da geri zekalılığından ölmesine izin vermek, bütün dünya için daha iyidir; toplum, türlerini devam etmeleri .açıkça uygun olmayanları engelleyebilir, üç geri zekalı kuşak yeterlidir." Luke Sutton şizofrenisine yenilmişti. | "degenerate offspring for crime, "or to let them starve "for their imbecility, society can prevent those "who are manifestly "unfit from continuing their kind. |
"Benim kazanamama izin vermek" ha? | Like you let me win? |
"Gitmesine izin vermek zorundasın diyor." | "He says you have to let him go. |
"Kırık bir şişede olmak vuruşlara ve yağmura izin vermek." | "Be in a broken bottle let beat and rain." |
"Ölümün bir araya getirebildiğini hayatın ayırmasına izin vermek yok artık." | No more let life divide What death can join together |
# Çekip gitmene nasıl izin veririm? | ♪ How can I just let you walk away? |
'Ölmesine nasıl izin veririm? | 'How can I let him die? |
- Ama dinlemene izin veririm. | - But I'll let you hear it. |
- Araba kullanmana bile izin veririm. | - I'll even let you drive. |
- Arabayı sürmene izin veririm. | - l'll let you drive the car. |
- Akıllı bir adamsan gitmeme izin verirsin - Kalk! | - If you're smart, you'll just let me go. |
- Bana bunu yapmalarına nasıl izin verirsin? | - How could you let them do this? |
- Bayan Damatto... - Grent, buraya gelmek için neler çektiğimi hayal bile edemezsin. O yüzden, işine ve kellene değer veriyorsan, geçmeme izin verirsin. | - No Grant, you can't imagine what I went through to get here, so if you value your job and your jugular you're gonna let me go on through. |
- Beni öldürebilirsin yada konuşmama izin verirsin. | - You can kill me or let me talk to her. |
- Bu arada gecenin bir vakti Bay'in Kansas sokaklarında gezinmesine nasıl izin verirsin? | - By the way, how could you let her walk around the streets of Kansas City at this time of night? |
- Annem kendi giysilerimi seçmeme izin verir. | - My mom lets me pick out my own clothes. |
- Hangi poliçe çocuğun ölmesine izin verir? | - What kind of policy lets a kid die? |
- Nasıl bir tanrı buna izin verir? | What kind of God lets this happen? |
- Sonra hafızan kapanır ve vücudunun görevi devralmasına izin verir. | Then your mind shuts down and lets your body take over." "Right. |
- Zaman gerçeğin uçmasına izin verir. | Well, time lets the truth slip, ye ken. |
"Alex'in gitmesine izin verdim" de ne demek? | What do you mean you let Alex go? |
"Bu akşam banyoda kitap okumasına izin verdim. | "Tonight I let her read in the bath." |
"Güldüm, yakın dans ettik. Beni koklamasına izin verdim. | I laughed, we danced close l let him sniff. |
"Korkunun beni yönlendirmesine izin verdim." | "And I let that fear guide me." |
"Mark'ın bana çakmasına izin verdim ve hala arkadaşız." | "I let Mark nail me and we're still friends. " |
"Hepsini yersen, yanımda yatmana izin vereceğim." ..küçüklüğünde hiç yapmadığım kadar.. | "Brian, if you eat it all up, I will let you sleep with me like I never did when you were little." |
# Sana izin vereceğim # | #I will let you # |
- ...bana "el işi" çekmesine izin vereceğim. | I will let him or her give me a handy. |
- ...ve senin seçmene izin vereceğim. | - and I will let you choose. |
- Bir dahaki sefere istediğiniz pozu vermenize izin vereceğim. | Next time, I will let you choose the poses you want. |
Hey, bu buna izin veriyorum! | Hey, I was letting that breathe! |