Cooljugator Logo Get a Turkish Tutor

inandırmak

to convince

Looking for learning resources? Study with our courses! Get a full Turkish course →

Conjugation of inandırmak

Ben
Sen
O
Present tense
inandırırım
I convince
inandırırsın
you convince
inandırır
he/she/it convinces
Past tense
inandırdım
I convinced
-
-
Future tense
inandıracağım
I will convince
-
-
Present continuous tense
inandırıyorum
I am convincing
-
-

Examples of inandırmak

- Karışmış gibi olmayayım ama sokaktaki adam olarak gördüğüm kadarıyla en önemli şey sıradan merkez seçmenlerini Yeni Demokratlar'ın ekonomiye Orta Yol'dan daha hakim olduğuna inandırmak.

We have the average center voter convince ... that our economic policy is better than that of the Central Party.

- Manzetti olayı onları inandırmak içindi...

- I wasn't. - And killing Manzetti am just to convince them you were a real anti-Semite.

- Onu, evlenmek için deliren deli bir kız olmadığıma inandırmak için elimden geleni yaptım.

I did my best to convince him that I'm not some crazy girl who's dying to get married.

- Peki o zaman niye onu mamut... ..olduğuna inandırmak için bu kadar çabalıyorsun?

- Then why are you trying so hard to, , convince her that she's a mammoth?

- Sana inanmıyorum. - Seni inandırmak zorunda değilim.

I don't have to convince you.

Bir geziye gideceğimize büyükleri nasıl inandırırım.

Howl convinced the elders, that we'll go on a picnic.

Orada durup onun yeterli olduğuna onları nasıl inandırırım?

How can I stand up there and convince them he's enough?

Bazen de ışığının yandığını görüp kapıyı çalabileceğine kendini inandırırsın.

And sometimes you can even convince yourself that he'll see the light and show up at your door.

Kendi evinde uyanınca da... hepsinin bir rüya olduğuna onu inandırırsın.

When she awakens here in her own house... you can convince her it am a dream.

Kendi kendini her şeyin yolunda olduğuna inandırırsın ve hatta birazcık bile olmasan, "Biz mutluyuz." diye düşünürsün.

You convince yourself everything's fine, you know, and "we're happy," even though a little bit of you isn't.

Onu inandırırsan herkesi inandırırsın.

If you can convince her, you can convince anybody.

Onun bir katil olduğuna birini nasıl inandırırsın?

How do you convince somebody he's a murderer?

Amigdaladaki kopma insanı gizliden ölü olduğuna inandırır.

Disconnect in the amygdala convinces you that you're secretly dead.

Kafasında bir şeyler kurar ve kendini ona inandırır.

She gets something in her head and... she convinces herself.

O, Himmler'i 2,000 yıl öncesine uzanan eski Almanlarla onun arasında parapsikolojik bir bağlantı olduğuna inandırır.

He convinces Himmler he has a psychic connection with the ancient Germans, stretching back 2,000 years.

- Beklesin diye onu inandırdım.

- I have convinced it to wait.

- Goa'uld'ların acımasız oldukları konusunda onu inandırdım.

- I convinced it that the Goa'uld are evil.

- O yüzden kendimi sizi uydurduğuma inandırdım.

- So I convinced myself I'd made you up.

Askeriyeyi kendi programımızdan daha fazla yarar sağlayabileceğimize inandırdım size güvenebileceğimizden daha fazlasına.

I convinced the military that we could benefit from our own programme... ..more than we could trust you.

Belki de bir daha asla göremeyeceğim için kendimi nefret ettiğime inandırdım.

Maybe I just convinced myself I hated it because I knew I could never come back.

Further details about this page

LOCATION