iş vermek

"Madam"'a benzeyen birine iş vermek istiyor muyum bilmiyorum.

I don't know that I want to employ someone who looks like a madam.

Artık kimsenin iş vermek istemediği örgücü kadınlar, kapıcılar, temizlikçi kadınlar.

Knitting-women, concierges and washer-women with no one to employ them any more.

Film çekmek, insanlara iş vermek hayaller ve sesler için kamera veya dijital kameralar kullanırız ve insanlara bu filmler masal gibi gelir.

We use cameras or digital cameras to make movies employing people, images, and sounds ... and in the form of a story come to these films to the public

Sanırım iş vermek istediğim bir adamı tanıyorsunuz.

I understand that you know the work of a man I want to employ.

Zaman zaman burada ona iş veririm.

I give him employment here from time to time.

Ford bu kadar işçiye iş verir.

That's how many workers Ford employs.

Rose'a yardımcım olarak iş verdim.

I sort of employed Rose as my companion.