# Oraya erişmek için ## | # To reach there ## |
Ama bana erişmek zor değil. | But not as hard to reach. |
Aydınlanmaya erişmek için doğdum. Tüm canlıları acıdan kurtarmak için. | I have been born to reach Enlightenment... and free all creatures from suffering. |
Bu korkunç dünyada fakir ve ihtiyar bir yaşa erişmek doğaldır. | In this horrible world it's natural that those that reach a poor old age... |
Bu yeni ışık ışınının Güneş'in yüzeyine erişmek için dahi önünde çok uzun bir yolu vardır. | Even light from our own sun takes eight minutes to reach us. |
Carollizm'in en yüksek kademesine böyle erişirsin. | That's how you reach the highest level of Carrollism. |
Rahibe, umarım aydınlığa erişirsin. | I hope you reach your enlightenment. |
"Ya Rab, inayetin göklere, hakikatinse arşa erişir." | Lord, thy grace reaches as far as the heaven, and my truth as far as the cloud. |
Bazen adam, sınırına erişir. | Sometimes a man just reaches his limit. |
Etkileyici, bu yüksek ödüllü oyunlar internete erişir ve karanlıkta saklanır. | Attractive, high-stakes games hidden in the darker reaches of the Internet. |
Parlama noktasına geldiğindeyse cehennem sıcaklığına erişir. | And one that reaches flashover Is the next hottest thing to hell. |
Vaadedilmiş topraklara erişeceğim. | I will reach the promised land. |
Büyük yüceliklere eriştim. | I've reached greater heights. |
Gözlerimi kapadım ve elimi uzattım ve karşılığında bir aşka eriştim." | I closed my eyes and I reached out my hand, "and in return, I got a soul." |
Hayatımda yeni bir sakinlik seviyesine eriştim. | I've really reached a new level of calm in my life. |
Onlara düşüncemle eriştim ve o bana konuştu. | I reached out to them with my mind and I heard it answer. |
Şimdi de bu ana eriştim. | And now I've reached this moment. |