"Aç Restoranı" denmesinin sebebi açları doyurmak değil mi? | To feed the hungry diner? |
- Her yıl Şükran Gününde, kimsesizleri doyurmak için bağış yapardı. | - She made a donation every year to feed the homeless on Thanksgiving. |
- Mandalore halkını doyurmak için kaçakçılara ödeme yapmaya mecbur değildir. | Mandalore should not need to pay smugglers to feed its people. |
- Onu doyurmak için yeterince erzağımız yok. - Hallederiz. | ~ And we haven't got enough food to feed him. ~ We'll manage. |
7 tane çocuğu doyurmak zorundaydı. | She had to feed seven children. |
Arkadaşlarını getirirsen, onların da karnını doyururum, demiş. | She said if he bring his friends, she'll feed them too. |
Kedinin karnını ben doyururum. | I'll feed the cat. You just go, get yourself cleaned up. |
Ona bakarım, karnını doyururum her ne gerekirse. | l'll look after him and take care of him and feed him and everything! |
Orada doyururum artık seni. | I'll feed you there. |
Tamam. Ben doyururum. | Fine, I'll feed him! |
Bir kıza pizza verirsen karnını bir günlük doyurursun. | Give a girl a pizza and feed her for a day. |
Birine balık verirsen, karnını bir günlüğüne doyurursun. | Give a man a fish, you feed him for a day. |
Burada tüm Montreal'i doyurursun. | You should be feeding all of montreal |
O saatten önce acıkırsan karnını doyurursun. | If you get hungry before then, feed yourself. |
Sonra beni doyurursun, sonra da gideriz. | And then you will feed me, and then we will leave. |
Derya turtası, bir kişiyi doyurur. | Ocean pie, feeds one. |
Dünyayı doyurur. | It feeds off the earth. |
Gökteki kuşlara bakın! Ne eker, ne biçer, ne de ambarlarda biriktirirler. Öyleyken semavî Babanız onları doyurur. | Look at the birds of the air, they do not sow, or reap, or gather grain into barns, and yet your heavenly Father feeds them. |
Tanrı yine de onları doyurur. | And yet, God feeds them. |
- Ben Beethoven'ı doyurdum. | - I fed Beethoven. |
- Karnını doyurdum. | - She's been fed. |
- Liam'i doyurdum. | - Oh, hey, I fed Liam. |
- Onu doyurdum. | - I fed him. |
- Çocukları doyurdum. | The kids are fed. |
korkma ihtiyaç duyduğun şeylere sahibim açlığını doyuracağım | Be not afraid I've got what you need Your hunger I will feed |
Ülkemi ve ordumu doyuracağım. | I will feed my army and my country. |