Bunu dillendirmek istemezler çünkü genellikle gerçektir. | They don't want to say it, so it's usually the truth. |
Evet, sayılır da durup böyle dillendirmek ibnelik gibi gelmeye başladı. | I kind of do, yeah, but standing here talking about it is beginning to sound kind of gay. |
Ortada dillendirmek bile istemediğim dedikodular var. | There are rumors that I don't even want to speak about. Accusations. |
Söylemek istediğinizi dillendirmek için ne kadar utanç duydunuz? | How much shame do you swallow to speak what you want to say? |
İsmini bile dillendirmek istemiyorum | I don't even really want to reveal his name. |