# Ve tek yaptığım şeyin burada dikilmek olduğunu düşünüyorsunuz # | ♪ Ink spills my guts, you think all I do is stand here... ♪ |
- Ben Warbonnet'ye onun karşısınde dikilmek için yeterince büyüdüğüm için geldim Bu yüzden bana boyun eğdiremedi | I'd have come to Warbonnet when I stood big enough, so he couldn't make me knuckle down to him. |
- Hayır. Tek yapacağın orada dikilmek. | All you got to do is stand there. |
- Yapacağımız şeyi ikimiz de bilirken burada dikilmek garip bir his. | - I know. - It just feels a bit weird standing here knowing we're about to do what we're about to do. |
1988'te Seattle karşı oynadığınız maçta bütün ikinci yarı, buzdolabının önünde dikilmek zorunda kaldığımı hatırlıyorum. | Remember? I remember I had to stand next to the fridge the entire second half of the playoff game against Seattle in '88 'cause every time I got an Otter Pop, you threw a touchdown. |
Daha onunla yüzleşemezken milyon dolarlık şirketin karşısına nasıl dikilirim? | No. If I can't face him, how can I stand up To a multibillion dollar corporation? |
Sadece içerden senin kapın, dışarısı herkese ait... ve istediğim kadar başında dikilirim, gücün yetiyorsa beni durdurmayı dene. | It's only your door in the inside, it's anyone's door out here... and I'll stand by it as long as I want to and you just try and stop me. |
Yoksa emanetimle karsisina dikilirim. | He don't wanna see me and the heater. |
Buraya gelir, barda dikilir, pek konuşmaz. | He comes in, stands at the bar, doesn't say much. |
- Beni sevdiğini söyledi, bense aptal bir dilsiz gibi karşısında dikildim. | He told me loved me, And all I did am stand there like a stupid mute. |
Ayakta dikildim sıçıp batırmasın diye. | I stood there, you know, just to make sure he didn't mess it up. |
Ben de yumruğumu sıkıp tepesinde dikildim ve sordum bana kötü isimler takmak isteyen başka kadın var mı diye. | She fell hard and didn't move. And then I stood over her with my fist... and I asked if... there am any other woman... who wanted to call me bad names. |
Kapının önünde dikildim durdum. Gün mü geçti, ay mı geçti bilmedim. | I didn't know how many days past standing infront of the doorwaiting. |
Karşısına dikildim ve geri adım atmadı. | I stood up to him, and he didn't back down. |
Ve ne uğruna olursa olsun yapacağım, iyi askeri oynayacağım ve kürsüde dikileceğim ve onun yanında uyuyacağım, o canavarı aşağı indirmek ne kadar zaman alırsa alsın. | And I will do whatever it takes... play the good soldier and stand on the podium and sleep beside him for as long as it takes to take that monster down. |