- Yüz üstü bırakılmak mı? | "Let down?" There am another woman? |
Adliyeye bırakılmak istersen, adamın benim. | Well, if you need a ride down to the courthouse, I'm your man. I have nothing but time. |
Aldatılmak ve geride bırakılmak istemiyorum. | I don't want to be double-crossed and left behind again. |
Ama geride bırakılmak hoş değil. | But I don't like being left behind. |
Arkada bırakılmak hoşuma gitmiyor! | I-I just don't like being left behind! |
Eğer kabul etmezsen, eğer sığmazsan, kutuya girmezsin, sadece patlamaya bırakılırsın. | If you are not in agreement, if you do not fit, you do not enter the box, only left to burst. |
Nasıl bir suçlu serbest bırakılır? | How does a violent criminal walk free? |
Nereye bırakılır bunun gibiler? | Where does one deliver someone like him? |
Öyleyse biri nasıl geride bırakılır? | Then how does anyone ever seem to move on? |
Kaybolmadım, bırakıldım. | I didn't get lost, I got left. |
Resmen bırakıldım dostum. | It's official, man. They didn't convert me to my |
Serbest bırakıldım ama kimse bir şey anlatmadı. | They let me out, but they didn't tell me anything. |
¶ Savunmasız yalnız bırakıldım ¶ ¶ Bu vahşiliği düşündüğümde ¶ | * Left alone with no defense * * When I think of what that brute did * |
İşlemediğim bir suçtan ötürü tutuklanmaktan korktuğum için burada Kolombiya hükümetinin koruması altında özgürlüğümü hiçe sayarak İngiliz topraklarından kaçmak zorunda bırakıldım. | And so I am forced to stand here, under the protection of the Colombian government, denied the freedom to step back down there onto British soil for fear of being arrested for a crime I did not commit. |