- Seni baştan çıkarmak için vaktim kalmadı. | - I don't have much time left to seduce you. |
- evet - ve sen yardımımı almanın tek yolunun beni baştan çıkarmak olduğunu mu düşündün? | - Yes. - And you thought the way to get my help am to try and seduce me? |
-Ve genç ve güzel aktrisimiz Penelope'yi baştan çıkarmak için en iyi yer. | - Lush and romantic. - And the perfect place to seduce the young and beautiful actress playing Penelope. |
Artık onu baştan çıkarmak için uğraşmak yok. | "So you spared no expense, seducer. |
Bak, George beni baştan çıkarmak için uyurgezer taklidi yapmıyor, bunu biliyorsun. | Look, George is not faking a sleep disorder to seduce me, and you know it. |
Onları baştan çıkarırım. | I seduce them. |
İnsanları, parmaklarımı ağızlarına sokarak ve böyle dans ederek baştan çıkarırım. | I seduce people by sticking fingers in their mouth and dancing like this. |
İyi, onu baştan çıkarırım tamam. | Fine. I'll seduce her. |
Bütün kızları bu şekilde mi baştan çıkarırsın? | So, is this how you seduce all the girls? |
Okuldaki bir bakireyi seçip ayırır ve popüler olduğuna inandırarak onu baştan çıkarırsın. | You single out a virgin in the school and seduce her into believing that she's popular. |
Orada bir boşluk bırakarak ruhumu bedenimden ayıracağını bile bile nasıl olur da ikizimi baştan çıkarırsın! | How could you possibly have seduced my twin brother when you knew it wouId rip my soul from my body, |
Taciz eder baştan çıkarırsın. | You look around. You tease. You seduce. |
Uck, evet. Wow, bu.. insanları böyle mi baştan çıkarırsın? | Wow, is that how you seduce people-- by sticking your fingers in their mouth? |
Arzusu, bir prens sayesinde neredeyse gerçekleşip prens aşkını itiraf edecekken onun şehvetli ikizi, Siyah Kuğu, prensi katakulliye getirip baştan çıkarır. | Her wish is nearly granted in the form of a Prince. But before he can declare his love, The lustful twin, the Black Swan, tricks and seduces him. |
Genç eşi Burgundy'li Beatrix, Dük'ten habersiz cesur şövalyeyi baştan çıkarır. | Unbeknownst to the old duke, his young wife, Beatrix of Burgundy, seduces the gallant knight. |
Saf bir adamı baştan çıkarır, ilişkiye girer ve bir bardak viski ikram eder. | She seduces an unsuspecting fellow, she fornicates with him and then she offers up a little sip of whiskey. |
Saybork Harpiler üçlemesinin ikinci kitabında Tribonius harpikordunu çalarak Borg Kraliçesini baştan çıkarır. | In the second book of the Cyborg Harpies trilogy, Tribonius seduces the Borg Queen by playing her an original piece of music on his harpy-chord. |
Seni baştan çıkarır, tüm umutlar yok oldu. | If he seduces you, all hope is lost. |
"Seni baştan çıkardım" | I seduced you |
"Yedi bakireyi baştan çıkardım." | "seduced seven virgins." |
- Ne yaptın... - Ara sokakta onu baştan çıkardım. | I seduced him into the alley. |
12 yaşındayken, komşumun bakirliğini zorla aldım... İngilizce öğretmenimi baştan çıkardım... ilişkiyi bitirmek istediği zaman da onu kovdurttum. | I took my neighbor's virginity by force when I am 12, seduced my high school English teacher, got him fired when he tried to break it off. |
204 numara: "Yedi bakireyi baştan çıkardım." | #204-- "seduced seven virgins." |