Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
Eğer bu balyalar hedeflediğiniz gibi çöpe gitseydi burada bir suç işlendiğini kimse bilemezdi. | If these bales had gone to the landfill as you'd intended, no one would even know there'd been a crime here. |
Kutular, balyalar, çömlekler denize düşüyordu. | Boxes, bales, and jars are clattering overboard. |
Onlar sergilik balyalar, oynamalık değil. Pekâlâ, teşekkür ederim. | Those are show bales, not play bales. |
Daha önce bir kamyonetle saman balyaladım. | I baled hay before, I worked on a truck. |
Language | Verb(s) | Language | Verb(s) |
---|---|---|---|
English | bale | Estonian | pallima |
Finnish | paalata,paalittaa | French | paqueter |
Hungarian | báláz | Polish | belować |
Portuguese | enfardar |