"Zenginlere ödetmek." | Let the rich pay. |
- Onlara bunu ödetmek için. | To make them pay. |
- Sen de ödetmek istedin. | You made him pay for it. |
Aileleri kıskanmıyormuş, onlara kızıyormuş.. ..hatalarının bedelini ödetmek istiyormuş. | He wasn't jealous of the families, he am angry at them, making them pay a price for their mistakes. |
Ailemizi cezalandırmak için döndüklerine inanıyordum bize musallat olup günahlarımızı ödetmek için bu adamlara zarar verenler Langston'lardı yani bizim ailemiz kasabayı mahveden hastalığa ve fitneye sebep oldular... | To haunt us and make us pay for our sins. It am our family, the Langstons, that hurt those men. That broke the town. |
Ailemi öldürmenin bedelini ödeteceğim size. | I will pay you to shoot my family, |
Bir gün onu bulacağım, ve bedelini ödeteceğim! | One day I will find it, And he will pay the price! [slurping] |
Bir şekilde ödeteceğim. | You will pay it in a way or another I will make you to pay it. |
Bunu sana ödeteceğim! | You will pay for this! |
Elektrikler gelsin, bunu herkese ödeteceğim. | When this blackout is over, people will pay. |